Üzerlerine sinen derin dinginligi duyumsadi.
Yollari sarp ve dik olsa da…
Telekleri arasinda sakli kiliç, sizi yaralasa da…
Kuzey rüzgarinin bir bahçeyi harap edisi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadagin etse de…
Sizi büyüttügü ölçüde, budayabilir de…
titresen en hassas dallarinizi oksasa da,
Köklerinize de inecek, ve onlari sarsacaktir,
Topraga tutunmaya çalistiklarinda…
Çiplak birakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarinizi, çöplerinizi ayiklar, eler…
Esneklesene kadar yogurur;
Ve Tanri’nin Ilahi sofrasina ekmek olasiniz diye,
Sizi kendi kutsal atesine savurur…
Kalbinizin sirlarini bulasiniz diye yapar,
Ve bu bilis, Hayat’in kalbinin bir cüzzünü yaratir…
Salt sevginin huzurunu ve hazzini ararsaniz,
O zaman örtün çiplakliginizi,
Ve sevginin harman yerine adim atin…
Sadece gülebileceginiz mevsimsiz dünyaya,
Ve aglayin, ama tüm gözyaslarinizla degil…
Hiçbir sey kabul etmez, kendinde olandan gayri…
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle…
Söyle deyin, "Ben kalbindeyim Tanri’nin …"
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer,
sizi deger buldugunda…
Birakin bunlar sizin de arzulariniz olsun…
Sefkatin fazlasinin verdigi aciyi bilip,
Kendi sevgi anlayisinla yaralanmak,
Ve kanamak, yine de istekle ve coskuyla…
Ve bir sevgi gününe daha, tesekkürle uzanmak…
Aksamin çöküsüyle de, eve huzurla dönmek…
Ve dudaklarinda bir sükür sarkisiyla…"