TUOL SLENG Hapishanesi – KAMBOÇYA
Tuol Sleng, eski bir okul olup, Kızıl Khmerler tarafından daha sonra hapishaneye çevirilmiş ve ANGKAR adını verdikleri düzene karşı olduğunu düşündükleri herkesi bu hapishaneye atarak, çeşitli işkenceler yapıp, daha sonra da bu insanları öldürmüşlerdir.
Tuol Sleng, Mayıs 1976’da hapishaneye çevirilince, S-21 adıyla anılmaya başlanmıştır. Buraya getirilen suçlular, Kızıl Khmer rejimine düşman olduğu düşünülen insanlardı. 1962 yılında, PONHEA YAT adı ile okul olarak kurulan bina, lise olarak kullanılır ve General Lon Nol zamanında okulun ismi Tuol Svay Prey Lisesi adıyla anılmaya başlar. Kızıl Khmerler yönetimi ele geçirince okulun duvarları tel örgülerle kapatılıp bir hapishane haline getirilir. Tel örgüler daha sonra elektrik akımı ile güçlenirilerek, tutukluların kaçması engellenir. Okul etrafındaki binalar da hapishane kullanımına dahil edilir ve bu binalarda hapishane yönetimi çalışır.
Tuol Sleng’deki bütün sınıfların dizaynı değiştirilerek, basit tuğlalar kullanılarak, küçük bölmeler yapılarak hücreler haline getirilir. Pencereler demir parmaklıklarla kapatılır, her hücreye bir tutuklu konulur ve orta katlara bayanlar hapsedilir.
İlk zamanlarda suçluların sorgulanması yan binalarda yapılırken, daha sonraları suçluların diğer binalara götürülüp getirilmeleri zor olduğu için, hapishane müdürü Duch tarafından aynı binada açılan bir bölümde sorgulanıp işkence yapılmaları sağlanmış olur. Bu sayede görevliler de yorulmaktan kurtulurlar.
Hapishanenin müdürlüğünü yapan Duch, daha önceleri bir matematik öğretmeniyken, Kızıl Khmerler döneminde hızla yükselerek, bu katliam merkezinin başına özel seçilmiş ve görevini de en iyi şekilde ifa etmiştir.
Hapishanede görevli kişi sayısı 1720 kişi olmuştur. Bu sayının 148’I ofis görevlisi, 141’i hapishane görevlisi, 54’ü sorgulama ve işkence görevlisi ve 1377’si genel görevlilerdi.Görevliler içinde henüz 10-15 yaşlarında çocuklar da görev almaktaydı ve bunlar S-21’in güvenliği için özel bir eğitimden geçirildikten sonra, her türlü vahşete hazır birer ölüm makinesi haline geliyorlardı. Kendilerinden çok yaşlı tutuklulara, her türlü mezalimi çekinmeden yapmayı zamanla daha kolay başarıyorlardı.
Hapishanenin 2 yönetim bölümü vardı , birinde müdür Duch ve idareciler bulunuyorken, diğer binada, sorgulamalar, dokümantasyon ve genel işler hallediliyordu. Hasta tutukluların tedavileri ,sadece kendi hücrelerinde yapılıyordu. Hastabakıcılık görevini yapanlar ise, gene 10-15 yaşlarındaki çocuklardı.
Tutuklular, ülkenin her tarafından ve her milletten olabiliyordu. Vietnam, Lao, Tayland, Pakistan, Amerika, Kanada, Yeni Zellanda, İngiltere ve Avustralya vatandaşları da bu hapishanede sorgulanıp, Amerika ya da Rus casusu oldukları öne sürülerek işkenceye maruz kalıp, daha sonra da kurşuna dizilerek öldürülmüşlerdir. Kamboçya vatandaşları arasında ise genelde işçi, köylü,mühendis,professor, öğrenci, öğretmen ve hatta diplomatlar bile burada hapsedilmişlerdir. Bazen tüm aile üyeleri, hep birlikte hapse atılıp, yeni doğmuş bebekleri ile beraber işkence yapılıp daha sonra da öldürülmüşler ve toplu mezarlara nakledilmişlerdir.
1975-79 yılları arasında Kızıl Khmer kayıtlarına gore, Tuol Sleng Hapishanesinde hapsedilen kişi sayısı net olmamakla beraber:
-1975 yılında 154 kişi
-1976 yılında 2,250 kişi
-1977 yılında 2,330 kişi
-1978 yılında 5,765 kişidir.
Gerçek rakamlar bu sayının çok üzerindedir çünkü birçok doküman Kızıl Khmerler tarafından yakılmış ve yokedilmiştir. Anılan rakamlar sadece kayıtlarına ulaşılabilen kişilerin sayısıdır.
Hapishaneye getirilen suçlular ortalama 2 ila 4 ay arası kalıp, öldürülüyorlardı. Diplomat ve üst düzey görevlilerin işkenceleri daha uzun tutulmaktaydı.
Tutuklular, hücrelerde, ayakları demire kilitlenerek hapsediliyordu ve bazen 4, bazen de 20-30 tutuklu hep birlikte bir demir çubuğa ayaklarından kilitlenirdi. Her tutuklu hapishaneye geldiğinde fotoğrafı çekilirdi. Bütün geçmişi kaydedilir ve çırılçıplak soyulur ve tüm eşyalarına el konordu. Yatacak yatakları olmayıp, beton üzerinde yatırılırlardı.
Her sabah, saat 4’te, tutuklular kaldırılır ve şortları indirilip, kontrolden geçirilirlerdi. Daha sonra, sabah sporu adı verilen başlarını sağa sola çevirme, ayakları demir çubuğa bağlı olduğu halde yarım saat ayaklarını kaldırıp indirme gibi hareketleri yapmaları istenirdi…Yapamayanlar, görevlilerden her türlü kaba kuvvete maruz kalırlardı. Günde 4 kez kontrolden geçirilen bu tutuklular, her seferinde ayaklarını kaldırıp, ayaklarındaki demirin gevşekliğini görevlilere control ettirirlerdi ve gevşek olan demirler iyice sıkıştırılırdı. Tuvalet yoktu ve hücrelere boş mermi kutuları konulur ve bu kutulara ihtiyaçların giderilmesi istenirdi. Konuşmak yasaktı ve izinsiz hareket eden suçlular da dayak yerlerdi. Her türlü hareket izinle yapılmak zorundaydı. Görevlilerden izin almadan ayağa bile kalkmak mümkün değildi. Buna uymayanlara 20 ila 60 kırbaç cezası verilirdi. Her hücrede, hapishane kuralları, kara tahta ile yazılıp asılı dururdu ve kurallar şöyleydi:
1. Sana sorduğum sorulara cevap vereceksin. Cevap vermeme hakkın yok!
2. Benden hiçbirşeyi gizlemeye çalışmayacaksın.
3. Sistemimizi bozmayı aklından bile geçirme.
4. Sana soru sorduğumda, düşünmeden cevap vereceksin.
5. Sorunlarınla ve yönetimle alakalı hiçbir şey söyleme!
6. İşkence sırasında ağlamayacaksın.
7. Hiçbir şey yapma, otur ve emirlerimi bekle! Emir vermiyorsam, sessiz ol! Sana birşey yapmanı söylediğimde, itaat edeceksin ve dediklerimi zevkle yapacaksın!
8. Diğer tutuklularla gizli iletişim kurmayı deneme.
9. Bu kurallara uymadığında elektrik cezasına hazır ol.
10. Benim dediklerime uymadığında 10 kırbaç ya da 5 elektrik şoku seni bekliyor olacak.
Bütün tutuklular, yatmadan önce bile izin istemek zorundaydılar. Uymayanlar acımasızca cezalandırılıyorlardı. Tutuklular, banyo ihtiyaçlarını da banyo olarak kullanılan tek hücrede, sırayla ve çok az su ile yapmak zorundaydılar. Bazen haftada bir kez sadece yıkanmaya izin veriliyordu. Hijyen özelliği olmayan hüzrelerde kalan bu tutukluların birçoğu hastalıklardan ve yetersiz tedaviden dolayı zaten ölmekteydiler.
Hastalara yemek olarak her gün sadece bir su bardağı pirinç lapası verilmekteydi ve yetersiz beslenme sayesinde açlıktan bile ölümler olmaktaydı.
1975 yılı sonlarında Vietnam askerlerinin ülkeyi ele geçirmesi ile Tuol Sleng Hapishanesi de Kızıl Khmerlerin elinden alınmış olur. Hapishaneye giren askerler, gördükleri sahnelerden şok olurlar. Henüz birkaç gün once işkence ile öldürülmüş ve o şekilde bırakılmış tutuklu cesetleri beklemektedir hücrelerde. Kahramanlıklarıyla övünen Kızıl Khmer askerleri, kaçarken birçok dokümanları da ortada bırakmışlardır.
Hapishane daha sonra SOYKIRIM MÜZESİ olarak kullanıma açılır. 1980 yılından beri de turistlerin ziyaretine açılmıştır.
27.01.2004