Ata’mızı Saygıyla Anıyoruz

Altmış dokuz yıl geçti aradan, alışamadık
Mustafa Kemal öldü diyemiyor dilimiz
Ağıt yazmaya isyan ediyor biteviye
Her On Kasım sabahında titreyen elimiz

Mavi gökyüzünde her an mavi gözlerin
Üstümüze nazar kılan,görüp kollayan
Kulaklarımızda çınlıyor ölümsüz sözlerin
Öğreniyoruz Atam, seni öğreniyoruz her an.

Sımsıcak bir sevgi yüreğimizde adın
Yokluğun inandırıcı değil
Her soluğumuzda sen varsın
İmanın, azmin, gücün, inadın
Bizi de sarsın ne olur Atam, bizi de sarsın

Samsun’da, Sivas’ta, Erzurum’da
Baş eğdirdin dağa taşa
Ankara’da doğan güneş
Seni yalnız duymayan yürek, bakmayan göz görmez
Sen ölmedin Mustafa Kemal’im hayır
Mustafa Kemal’ler ölmez.

10.11.2007

Rize’de İnanılmaz Olay!

 İnanılmaz olan ne? Haberi aşağıda okumadan önce kısa bir yazım olacak size….

– Vatanını sevmek inanılmaz bir şey midir?

– Düşmanınızın size hediye vermesini kabul etmemeniz inanılmaz birşey midir?

– Hiçbirşeyi karşılıksız vermeyen Avrupa Birliği, sizce neden para desteği vermektedir tüm yurdumuza?

– Bu paraları kabul etmemek vatansever değil midir aslında?

Şimdi yazıyla başbaşa bırakıyorum sizleri

Rize’de inanılmaz olay!
05 Ekim 2007 Cuma
Rize’nin İkizdere ilçesinde Aziz Nesin hikayelerini aratmayacak inanılmaz bir olay yaşandı.
Reklam
Rize’nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılmak istenen ve ön elemeden geçen 350 bin avro tutarındaki kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi projesi, köylülerin, ”AB bize niye bedava para versin. Bunun altında bir şey var” düşüncesi nedeniyle hayata geçirilemedi.

İkizdere Kaymakamı Emre Çınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaymakamlık olarak AB hibe fonlarından yararlanılarak ilçenin Şimşirli köyüne kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi yapmayı düşündüklerini, bu amaçla bir proje hazırlayıp ilgili makamlara sunduklarını belirtti.

Hazırladıkları projenin ön elemeden geçtiğini ifade eden Çınar, ”İlçeden hazırlanıp verilen 10 projeden sadece bu proje ön elemeden geçmişti. 350 bin avro tutarındaki proje ile Şimşirli köyüne sağlıklı bir kanalizasyon şebekesi ve
arıtma tesisi yapılacaktı. 350 bin avronun yüzde 90’ı AB fonlarından hibe olarak karşılanacak, geri kalan kısmını ise biz karşılayacaktık” dedi.

Projenin ön elemeden geçmesinden sonra ikinci aşama için hazırlık yapmaya başladıklarını ifade eden Kaymakam Çınar, şunları söyledi:

”Bu kapsamda arıtma tesisinin köyde yapılacağı yerle ilgili araştırma yapmaya başladık. 367 nüfusu olan köy için 367 metrekarelik arazi gerekiyordu.

Bunun yapılacağı yeri tespit ettik. Ancak bu sırada köyün 3 mahallesinden birinin sakinleri, ‘Biz AB parasını istemiyoruz’ gibi gerekçelerle projeye karşı çıktılar. Bunun üzerine biz de projeyi diğer iki mahallede yapmaya karar verdik.

Ancak bu sefer de arıtma tesisini yapmayı düşündüğümüz arazinin sahiplerinden biri, arazisini vermek istemedi. Bütün ikna girişimlerimize rağmen bir sonuç alamadık. Bölge engebeli arazi yapısına sahip olduğu için tesisi her yerde kurmak mümkün değil. Bu nedenle yapmayı düşündüğümüz projeden vazgeçmek zorunda kaldık.”

Çınar, vazgeçilen proje ile köyün önemli bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak, ”Böyle bir fırsat her zaman yakalanmaz. Şimşirli köyü oldukça güzel bir proje kazanacaktı. Ancak maalesef gereksiz nedenlerden dolayı
gerçekleşemedi” diye konuştu.

MUHTAR: YAZIK OLDU

Şimşirli köyü Muhtarı Necmi Şimşek ise köylerinde yapılması düşünülen ka

Kanalizasyon şebekesi ve arıtma projesi konusunda köylüler arasında görüş birliği sağlanamadığını söyledi.
Yıllardır köylerine kanalizasyon şebekesi kurulmasını beklediklerini ifade eden Şimşek, ”İl özel idaresinin imkanları ile acil ihtiyacımız olan pis su arıtma tesisini yaptıramadık. Yıllardır beklediğimiz tesis, kaymakamlık
öncülüğünde hazırlanan proje ile gerçekleşecek, böylece çevreye hiçbir zararı olmayan bir tesis kurulacaktı” dedi.
AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılacak projenin ön elemeden geçmesinden sonra köyde tesisin yapılacağı bir yer arandığını kaydeden Şimşek, şunları kaydetti:

”Biz köyde tesis için yer ararken köylülerin arasında işe siyaset karıştıranlar, bu işi kendi siyasi emellerine alet edenler oldu. Böyle olunca da köyde birliği sağlayamadık. Köylüler, ‘AB bize niye bedava, hibe para veriyor, AB
para vermesin, bunun altında Avrupa emperyalizmi yatıyor, il özel idaresi bu tesisi yapsın’ şeklinde görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bu nedenle de proje hayata geçirilemedi. Proje ile köyümüz modern bir köy olacaktı, yazık oldu.”

7.10.2007

Nargile Terörü

Son dönemlerde nargile kafelere giden arkadaşlarımdan duyduğum şikayetlere bir anlam veremiyordum..Taa ki kendim aynı problemi yaşayıncaya değin….
7 arkadaş nargile keyfi yapalım dedik. Tophane’ye gittik. Daha ilk vardığımızda otopark paraso 8 YTL alındı. 2 saatlik bir park için bu paranın alınması ilginçti.
Moralimizi bozmayalım deyip, adı çok ünlü bir nargile kafeye girdik. Masalarda hazır kuruyemişler konulmuştu. Bunlar şirketin ikramı diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.. Özellikle hiçbir açıklama yapılmayan bu kuruyemişler siz ikaz etmediğiniz anda hesabınıza 5’er YTL olarak ekleniyor. Anında bu 3 çeşit hesabınıza 15 YTL yansıtılmış anlamına geliyor. Haksız kazanç örneği tam anlamıyla bu…..
Neyse çaylar ve nargilelerimizi içiyoruz. O arada yanımızda fotoğraf çekmeyi seven bir arkadaşımız, marpuçların ve rengarenk tütün kutularının fotoğrafını çekmek için hareket ediyor, oooooooppppssssss….kimden izin aldınız siz!!!!! Diye ani bir çıkışma arkadaşa… İnsanları çekmiyorum sadece şu renkli köşeyi çekmek istemiştim diye korka korka cevap veren arkadaşa, sanki kanunsuz bir şey yapmışçasına: çekemezsiniz Ali Bey’den izin almadan! E peki Ali Bey’e gidelim diye destek veriyorum fotoğraf çekmek isteyen arkadaşıma.
– Ali Bey, birkaç fotoğraf çekebilir mi arkadaşımız insanları almadan!
-Olmaz!
-Neden ama? Anormal bir şey istemedik ki sizden…
-Uzatmayın kardeşim….
Oturuyoruz yerimize, arkadaş ciddi üzülüyor bu durumdan… Neyse uzatmayalım gene diyoruz. Geldiğimizden beri bir olumsuzluk zinciri devam ediyor ya hayırlısı diyoruz….
Hesabı alalım diyoruz sonra… 5 nargile ve 20 çaya ödediğimiz hesap 177 YTL!!!!! Bu kadarına da cidden yuhhh diyoruz artık.. Bu kadar kaba saba yaklaşılan bir yere bu kadar yüksek ücret alınmasına NARGİLE TERÖRÜ adını vermek zorunda kalıyorum sadece……
– Nargile fiyatlarının bir standarta oturtulması gerekiyor.
– Masaya müşteriye sorulmadan konulan her türlü ürün ücretsiz olmak zorundadır. Bunu fiyata sonradan eklemek kanuni midir?
– Maç seyretme parası adıyla her oturana yansıtılan maç ücretlerine ne diyeceğiz peki?
– Nargile içmeyecekseniz arka köşeye oturtacam sizi diyen garsonlar müşteri ayrımı yaparak nasıl bir ticaret yapmaktadırlar?
– Otopark ücretlerini her köşede kontrol eden Belediye Tophane’de alınan 8 YTL ücretten haberdar mıdır?
– Müşteri yolunacak kaz olarak mı görülmelidir?
Artık ismi bir ticari marka haline gelen ve turist ilgi merkezi olarak kabul edilen Tophane Nargile Kafeleri acilen bir standarta oturtulmak zorundadır…. Bu ticari terörün en kısa zamanda düzeltimesi ümidiyle….

2.10.2007

Vizesiz Avrupa Yok!

  Geçen haftalarda Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz girileceği ile alakalı bir haber çıkarıldı. Attılar tuttular… Sonuç maalesef klasik beklenen sonuç oldu.
AVRUPA’ya T.C. vatandaşları vizesiz GİREMEZ!

Her zaman diyorum, bu avrupalılar bizi o kadar güzel kullanıyorlar ki! kendileri ellerini kollarını sallayarak ülkemize gelip eğlenirken, bize aynı zevk yaşatılmıyor. İnsan hakları denilen şey nerede bu durumda?

Biz neden elimizi kolumuz sallayarak gezemiyoruz? O zaman biz neden vize koymuyoruz onlara?

30.09.2007

E-yardım Kitabım Çıktı!

  Seyyahamca.com müdavimleri hatırlayacaklardır 2003-2007 arası Evrensel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (E-YARDIM) vardı ve bu dernek ihtiyaçlı ailelere erzak, yakacak, eğitim, iş vs gibi konularda yardımlar yapmaktaydı. 3 sene süren bu güzel çalışma maalesef çeşitli nedenlerden dolayı kapanmak zorunda kaldı.

Yaşadıklarımı bir kitaba döktüm ve bu ilk kitabım Cinius Yayınları üzerinden basıldı.

Derneğin kuruluşu, gelişimi ve kapanışına dek süren olayları kısa kısa okuyup Türkiye Gerçeği’ni anlayabileceğiniz bu kitabı seçkin kitapevlerinden bulabilirsiniz….

kitabın ismi:
E-YARDIM
EVRENSEL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

15.09.2007

Seçimler Ve Tesbitlerim……

 Şu seçimleri ne çok severim…Çocukluğumdan beri değişmeyen bir düzeni vardır seçimler öncesi ve sonrasının…

1- Seçim öncesi sağcısı, solcusu, ateisti, kafiri İMANA GELİR…Cami cami dolaşır… Geçtiği her köy ve kasabada camiye uğrar ve namaza durur adaylar….

2- Gazetelerde Parti liderlerinin kaç seneden beri GİZLİ GİZLİ 5 vakit namaz kıldıkları yazılır…Ama 5 vakit namaz kıldığı haber yapılan liderler niyeyse hiç normal dönemlerdde camilere uğramazlar…Cuma ve Bayram Namazları dahil buna…Evdir onlrın MABEDİ çünkü :=))))

3- Başörtüsü sorununu sağcısı solcusu hep çözecez diye konuşur ama senelerdir bir adım çözüm üretilemez… Beklenen nedir acaba çözmek için?

4- Yollar asfaltlanır

5- Göstermelik hizmetlere hız verilir.. Senelerce beklenmiştir oysa o hizmetlerin yapılması için.Seçim öncesi iyi bir zamandır….

6- Halkın içine dalınır…Oysa senelerce halk iğrenç varlıklar, cüzzamlı hastalar gibi kaçınılan ortamlardır…

7- Beyaz gömlek giyinilir.. Beyaz halkın TEMİZ BAŞKAN düşüncesini pekiştirir çünkü….

8- Kendine has bir selamlama şekli bulunmaya çalışılır.. Ama yüzlerce yıldır politikacılar bunu yapmak istediği için fazla seçenek te kalmamıştır.. En son denenmesi gereken orta parmak işaretidir. Sakın ha bu hareketi seçmeyin siz politikacı olmayı düşünüyorsanız. O hareketin gerçeğini seçildikten sonra zaten halka yapacaksınız….

Tüccar nasıl bir ürünü alıp sattıktan sonra kar etmeyi hesaplıyorsa, politikacılar da seçim öncesi yatırımlar yapar ve seçildikten sonra kaymağını yemek isterler..Onlar da bir çeşit tüccardırlar aslında…. Hizmet beklemek çok komik bir hatadır…Malını satmak ve kar etmekle uğraşan bir tüccardan hizmet beklemek ne kadar doğruysa, seçilmek için o kadar çabalamış politikacının da para kazanma ve cukka doldurma döneminde hizmet üretmesini beklemek o kadar yanlış olacaktır…

Uyan EY HALKIMMMMMM!

25.06.2007

Soyağacımızı Yokeden Vatanseverler!!!

 Dünyayı gezmek insana cidden çok ufuk kazandırıyor. Yurtiçindeyken göremediğiniz birçok durumu çok net bir şekilde yurtdışındayken görebiliyorsunuz. Ben buna civcivin yumurtayı kırıp dışarıya çıkması olarak yorumluyorum her zaman.Dış dünya yumurtanın içinden çıkınca ne kadar da büyük değil mi? Ve yumurta da meğerse ne kadar dar bir alanmış….

Çin’de çinli arkadaşlarımla tarihi bir mekanı gezerken, birisi 700 sene önce Shandong eyaletinden geldiklerini söyledi…Öteki başka bir eyaletten dedelerinin geldiğinden bahsetti, ardından soyadlarından sülalelerinden açıldı konu… derinleşti uzadıkça ben yerin dibine daha çok girdim onların karşısında…. Yahu bizim soyağacımız nerede? Osmanlı İmparatorluğu herkesin kaydını tuttuğuna göre, nereye kayboldu bizim aile ağaçlarımız?

Ne acıdır ki, çok uzaklara gitmemize gerek yok… Cumhuriyet sonrası Osmanlı ile alakalı herşeye düşmanlık yapan yöneticiler, halk düşmanlığına da giderek soyağaçlarımızın olduğu belgeleri, arşivleri de yakıp yoketmişler. Yüzlerce yıllık aile tarihlerimiz tarihin karanlığına zevkle gönderilmiş… O nedenle bugün çoğumuz üç kuşak gerisini biilmiyoruz ailemizdeki. Nereden geliyoruz? Kimlerdeniz? Dedelerimiz kim? Aslımız ne? Araştırabileceğimiz bir belge de bırakılmamış maalesef.

Bizler atalarını tanımayan garip bir millet haline gelmişiz. Dünyada bunun bir eşi daha yoktur inanabilirsiniz. Koskoca Çin devrimi sonrası bile böyle bir katliam yapmamışlar çinlilere. Bugün bile 700 sene öncesini bilebiliyorlar rahatlıkla.

Amerika’da da soyağacı siteleri var, soyadını yazan amerikalı dedelerinin nereden geldiğini ve nerede yaşadıklarını rahatlıkla bulabiliyor. Elde belge olduktan sonra kayıtları internete geçmek çok kolay…

Peki biz ne yapacağız? Oturup göbek atacağız zavallı halimize bu saatten sonra.. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş çünkü…

Bir millet bu kadar haince tarihinden koparılmamalıydı.. Ben dedelerimin nereden geldiklerini, aslımın ne olduğunu bilmek zorundayım. Devlet bunları bana vermekle mükelleftir aslında. Bizim nüfus kayıtlarımızı tutmayan ve hatta arşivimizi yokeden devlet yetkililerine ne diyelim sorarım size….

Kimse kusura bakmasın ama hiçkimse bana bu yapılan nüfus ve soyağacı arşivleri katliamının haklı olduğunu kabullendiremez..Yapanların da vatan sever olduklarını…..

26.06.2007

Air China Biletleri

  Çin’e seyahat edecekseniz, birkaç noktaya başından dikkat etmenizde fayda var derim:

– Biletinizi THY ile almaya gayret edin. Air China biletlerinin üzerinde fazla değişiklik yapılamayor. İşlerim erken bittiği halde biletimi değiştirmediler maalesef ve 2 gün boşuna bekledim.
– THY ile almış olsaydım o bileti farkını vererek önceden uçma şansım olabilecekti.
– Air China ortak uçuşu ile Çin’e uçtuğunuz zaman bavullarınız genelde Pekin Havaalanında aktarması yapılmayacaktır, aktarma yapacağınız şehire indiğinizde bavulunuzun gelmediği gibi bir sürprizle karşılaşmak istemiyorsanız, Pekin’de bavulunuzu aktarma uçuşunuz öncesinde kesinlikle kontrol edin..
– Bilet kesen firmalardan olur da AIR CHINA bileti alacaksanız kesinlikle fiyatının uygun olmasına dikkat edin. Ortak uçuş olmasına rağmen THY’den çok daha ucuza bilet satıyorlar Air China’dan. Bilet firmaları müsterileri uyandırmayıp aynı fiyatlardan bilet kesiyorlar. Şahsen en son aldığım bilette bu şekilde kazıklandık bilediğimiz için o fiyat farkını..

15.05.2007

Çin’de Lokanta Macerası

  En son Çin seyahatimde bir fabrika tarafından yemeğe davet edildim… Ben lokantaya gelmeden yemek siparisi verilmişti. Seçme şansım kalmamıştı o nedenle yemekleri. Genelde Çin lokantalarında yemeklerin birer tabak örnekleri vitrine konur ve görürsünüz ne yiyeceginizi, ve bu çok mantıklı bir sistemdir çünkü bizde menülerden, yemeği görmeden sipariş verilir ve genelde de kötü seçimle karşılaşılır. Çin`de bu sıkıntıyı yaşamazsınız işte.
Neyse çoğu yemek yiyebileceğim şeylerden oluşuyordu.
Çorba getirildi önüme… Ne çorbasi bu dedim? “A kind of bird” dediler… Kuş eti yenir diye düşünerek başladım şöyle bir tadına baktım..Fena da değildi hani.. Ama merak bu işte.. Yahu bu hangi kuş acaba? Ingilizcesini buldular… DAW… daw kelimesini şahsen hatırlamıyordum, acaba daw nedir deyip sözlüğümü karıştırdım… Karga demekmiş 🙂
Bu yaştan sonra KARGA ÇORBASI da içtim ya sırtım yere gelmez artık 🙂

Size tavsiyem Çin`de asla siparişi sizden önce Çinlilere verdirmemeye gayret edin. Onlara göre kımıldayan herşey yenilir çünkü 🙂

Bir Çin atasözü şöyle der:
Çinliler masa harici dört ayaklı herşeyi yerler…

9.05.2007

İkinci Lale Devri Başladı

 İstanbul Büyükşehir Belediyesi 15 milyonluk bir METRO KENT olan İstanbul’u güzelleştirmek adına ciddi çalışmalar yapıyor… Milletimize faydalı olan birçok! icraatlara en son LALE DEVRİ çalışmaları eklendi.

Şehrin dört bir yanına milyonlarca lale ekildi… Rengarenk bir göz zevki sunuldu hepimize… Sağolsunlar.. Allah razı olsun demekten başka bir söz ne haddimize bizim bu noktada…. Adamlar çalışıyorlar…

Gelelim olayın geri planında dönen olaylara… Belediyenin kendi internet sitesinden alıntı yapıyoruz:
Yüzyıllardır İstanbul’un sembollerinden olan lale, 2007’de çok daha görkemli bir şekilde bahara “merhaba” diyecek. Büyükşehir Belediyesi, ‘Lale Evine Dönüyor” projesi kapsamında şehrin dört bir yanını 7.3 milyon laleyle donatıyor. Proje kapsamında 1 milyon lalenin İstanbullulara dağıtımı da devam ediyor.
…..İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 8 milyon 300 bin lalenin maliyeti toplam 2,1 Milyon YTL olacak. Lalelerin maliyeti için 1.7 Milyon YTL harcarken, dikimi için ise 393 Bin YTL masraf yapılacak.

Size sadece küçük bir örnek vererek konuyu kapatacağım:
İhtiyaçlı ailelere yardım ettiğimiz e-yardım derneğinde (Maddi desteksizlikten dolayı kapattık o derneği) 150 ailenin 3 aylık mutfak ihtiyaçları için sadece aylık 10000 YTL yeterli olabiliyordu. Bu parayla 600 kişi doyabiliyordu rahatlıkla, hem de 3 ay boyunca…

Laleler için milyonlarca YTL para ödeyen belediyemiz bu parayla İstanbul’da fakir aile bırakmazdı demek ki……

Birileri gene zengin oldu lale devri ayağına…Allah Bereket Versin! AMİNNNN!

16.04.2007