18.yüzyılda bildiğimiz gibi, avrupalılar, Osmanlı’ya HASTA ADAM diyorlardı. Osmanlı gerçektenden kriz üstüne kriz yaşıyor ve savaşlar, ekonomik krizler, yanlış yönetim, yanlış politikalar sayesinde kaynayıp duruyordu. O dönemdeki bu kıvranan Osmanlı için gerçekten de en uygun tabir, Hasta Adam olmuştu.
Modern avrupa ülkeleri, daha güçlü olmak ve dünyayı daha kolay yönetebilmek adına kurdukları Avrupa Birliği ile de çok büyük bir adım atmışlardı son yıllarda. Ama yüzyıllar boyu birbiriyle savaşmış bu devletlerin birarada yaşamasının sıkıntıları da beraberinde gelivermişti.
Dünya hızla değişirken, Avrupalılar, Osmanlı’nın 17.ci yüzyılda yaptığını yapıp, biz çok güçlüyüz ve biz her zaman yönetiriz dünyayı diye düşünüp, tembellik yaparken, gün geçtikçe geriye gittiklerinin farkına varamamaktalar.
1991 yılından beri Avrupa’nın birçok ülkesini geziyorum. Son 5 yıldan beri Avrupa büyük bir güç kaybediyor. Ekonomi iyi değil. Maliyetin çok yüksek olduğu bu ülkeler, ucuz maliyetli uzakdoğu ile rekabet edemiyor ve her geçen gün birkaç firma iflas ederek kapanıyor.
Avrupalı imalatçılar maliyetin yüksek olması nedeniyle, üretimi bırakma noktasına geldiler. Son 4 yılda 2 tane İtalyan firması Türkiye’de yatırım yapmak için bize teklifte bulundular. Bu teklifi yapan firmalar, İtalya’nın, en eski kırtasiye sektöründeki firmaları üstelik. Açık açık rekabet edemediklerini söylüyorlar artık.
Avrupa’da eskiden sağık giderleri tamamen ücretsizdi, bu sene tedavi gören avrupalılar %50 sağlık giderlerini ceplerinden ödemek zorunda bırakıldılar.
Avrupa birliği ülkelerinin, birbirine destek olmak zorunda olması da diğer bir sorun. Kendi dertlerini çözmeye uğraşan ülkeler, bir de başka üye ülkeyi desteklemeyi doğal olarak istemiyorlar. (Bu Çin’de, batı kesimindeki kentlerin gelişmesi için, doğudaki liman kentlerinin para aktarmasına benziyor. Çin’de de liman kntleri kazandıkları paraların, başka kentlere gönderilmesine taraftar değillerdir.)
Avrupa birliğinin yaşayabilmesi için TAZE BİR KAN’a ihtiyaç vardır. Bu kan hastaya verilen kan gibi birşey. HASTA AVRUPALIYA, TÜRK KANI LAZIM. Bunu anlayabiliyor musunuz?
Yaşlı nüfusu ile, zorlanan ekonomisiyle, tembel ve idealistliğini kaybetmiş gençliği ile HASTA AVRUPA’nın önü parlak günlere gebe değildir. Türkiye ise, genç nüfusu ile, dinamik ve her koşulda yaşamaya adapte olmuş insanıyla, gelişen ekonomisiyle gümbür gümbür büyümektedir.
Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi, genç ve güçlü bir sporcunun, ihtiyar bir antrenör ile maratonu birlikte koşması kadar mantıksızdır. Bu iki insanın beraber koşması ne ihtiyara ne de genç sporcuya faydalı olmayacaktır. İKİSİ DE AYNI RİTMDE KOŞAMAYACAĞI İÇİN MUTLU OLMAYACAKLARDIR.
Avrupa, Avrupa,duy sesimizi!
İşte bu Türklerin ayak sesleri!
UYANIN BEYLER!
11.02.2004