Uzak İki Ülkenin Hikayesi – 3

ALFA ülkesini biraz kenarda tutup, BETA ülkesini anlatmaya devam edelim.

BETA halkı, kültürüne önem vermeyi sevmektedir. Binlerce yıldan beri devam eden medeniyetlerinin varolabilme başarısı kültürlerine verdikleri önemden kaynaklanmaktadır. Birçok kereler saldırıya uğradıkları halde, halen dimdik ayaktadırlar. Düşmanları tarihten silindiği halde onlar halen BETA’lılar olarak varlıklarını devam ettirmektedirler.

Televizyonlarından tutun da okullarındaki kitaplarına kadar her yerde BETA kültürü verilmeye çalışılmaktadırlar. Gençlere, BETA’lı olmanın değeri anlatılır, atalarının başarıları öğretilir. ALFA’lılar gibi atalarına düşman değillerdir. Tarihlerini yabancılardan değil, kendi belgelerinden öğrenirler.

ALFA’lılar Batı’lı olabilme uğruna yazı sistemlerini hiyerogliften latin alfabesine çevirmişlerdir. Sanmışlardır ki, alfabenin değişmesi ile Batı’lı olabileceklerdir, fakat bir noktayı görmemişlerdir, dünyada başarılı olan her ülke tarih boyu hep Batı’dan olmamıştır. Bugün Batı güçlüdür ama yarın kimin üstün olacağını kimse kestirememektedir. Bir dönem dünyayı yöneten Mısır’lı Firavunlar, bugün nerededirler? Alfabenin değişmesi değil, kafaların değişmesi ile modern olunabilir oysa. Artık olan olmuştur gerçi. Önemli olan bugün akıllı davranmaktır ama uyuyan yöneticilerle bunun başarılması da mümkün görülmemektedir.

BETA ülkesinde kullanılan alfabe kendilerine has bir alfabedir. Binlerce karakterden oluşmaktadır. Zordur. Öğrenebilmek için senelere ihtiyaç vardır. Alfa’lılar 29 harften oluşan hiyeroglif alfabelerini, öğrenmesi ZOR olduğunu düşünerek değiştirirken, BETA’lılar halen aslanlar gibi binlerce karakter üzerinde eğitim vermektedirler, ve işin komik tarafı çok kısa bir zaman zarfında koskoca ülke, kendilerinden nüfus olarak 20 kez küçük olan ALFA’lıları ekonomide geçmeyi başarmışlardır.

ALFA ve BETA halkları binlerce yıl önce rivayete göre komşuymuşlar. Her iki ülke halkı da diğeriyle rekabet halindeymiş. Alfalıların dedeleri canları sıkıldıkça, Betalılara saldırıyorlarmış. Beta kralı da koskoca bir duvar ördürmüş bunlara karşı, artık geçmeleri mümkün değilmiş Alfalıların. Betalılara göre o duvarın örülme nedeni BARBAR ALFA’lılarmış. Alfalılar da Betalılar hakkında güzel şeyler düşünmüyormuş zaten.. Betalıların entrikacılığı hep anlatılırmış Alfa ülkesinde bugün bile…

Aradan binlerce yıl geçmiş…. Alfalılar ve Betalılar birbiriyle olan eski bağlarını unutmuşlar. Menfaat dünyası bu ya! Gün gelmiş menfaatlar konusu ön plana çıkınca arada bir bağ kurma zamanı gelmiş….

Batı’lılar, BETA ülkesinin son zamanlardaki güçlenmesinden doğal olarak hiç memnun değillermiş. Bir kaç seneden beri ekonomilerindeki yavaşlama onların hiç te hoşuna gitmiyormuş, çünkü eskiden kolayca kazandıkları yüksek karlara artık kolay kolay ulaşamıyorlarmış. Defalarca yöneticileriyle, işadamları biraraya gelmişler. Sektör sektör tartışmışlar. Beta’lılara karşı alınabilecek önlemleri bulmaya çalışmışlar.Akıllarına ilginç bir fikir gelmiş. ALFA ülkesini koz olarak ortaya atabilecekleri tabii ki…Gümrük Birliği’ne üye olan Alfa’lıları Beta’ya karşı kullanmayı düşünürler. Mesela birkaç üründe koymayı düşündükleri ithalat KOTA’sını, Alfa ülkesi üzerinden yapabileceklerdir. Hemen Alfa’lı liderlere mesaj geçerler. Beta ülkesinden yapılan birkaç ürünün ithalatına KOTA koyun derler.

Kara haber Beta ülkesine ulaşır, şaşırırlar….Hemen kota koyulması düşünülen ürünlerle alakalı YETKİLİ kişiler çağırılır ve Alfa ülkesine görüşmek için gönderilirler. Amaçları, Beta ülkesinin ihracatına vurulacak bu engeli kaldırabilmektir.

10 kişiden oluşan heyette, her birisi kota koyulması istenen ürünler konusunda oldukça bilgili yöneticilerdir. Senelerdir devlet tarafından görevlendirilmişler ve tek görevleri, ilgi alanlarına giren ürünlerin dünya piyasalarındaki fiyatlarının kontrolu, kalitenin artırılması gibi noktalarda araştırmalar yapmaktır.

Alfa ülkesinde bu tip bir heyet yoktur oysa. Alfa devletinde Dış işlerle alakalı üniteler tabii ki vardır, fakat genelde Batı’ya dönük yönetilmektedirler.

Beta heyeti, Alfa ülkesine geldiği zaman çok şaşırır. Karşılarında sanki Alfa değil Batı heyeti durmaktadır. Alfa heyeti bütün maddeleri kaydeder ve Beta heyetini yolcu eder geriye.

Devamı DÖRDÜNCÜ BÖLÜMDE…..

21.06.2002

Uzak İki Ülkenin Hikayesi – 2

ALFA halkı , liderlerinin kendilerini kandırmasından hiç memnun değildir. Her seçim öncesi müthiş vaatlerde bulunan ve sonra ortalarda görğnmeyen liderlere artık güvenleri de kalmamıştır.

Yöneticilerin hata zinciri yavaş yavaş halk seviyesine kadar inmiştir. Herkes, kendi alanında umursamazlık içinde hareket etmeye başlamıştır. Amaç, günü kurtarmaktır. Amaç yarına bir kaç kuruş atabilmektir, çünkü ALFA ülkesinde halkın hastane ve gelecek garantisi yoktur. Parası olmayan hasta kapıda bekletilmektedir, acil hastaya 3 ay sonraya gün verilmektedir, doğal olarak herkes kenarda YASTIKALTI parası tutmaktadır. İşin ilginç tarafı, bu yastıkaltı paraların miktarı birçok devletin tüm değerinden fazladır. Halk bu paraların yarısını piyasaya sürse zaten piyasada kriz diye birşey kalmayacaktır, ama nerede o yöneticilere güven?

ALFA ülkesinin bir özelliği daha vardır… Tarih boyunca birçok uygarlıklara evsahipliği yapmıştır, bunun nedeni de toprağın verimliliği, 4 mevsimin birarada yaşanabilirliği, halkın çalışkanlığıdır… Gelgelelim bilinçsiz yönetim sayesinde bereketli topraklar bile verimsiz olmaya başlamaktadır.

Komşu ülkelerde taşı vurduklarında petrol çıkarken nedense ALFA ülkesinde petrol olmadığı iddia edilir senelerdir. Hatta açılan petrol kuyularını birileri özellikle kapattırmaya çalışır nedense…Kimse anlam veremez ama soru da soramazlar.

Birçok devletin gözü aslında bu bereketli topraklardadır. Bu nedenle dostu neredeyse yok denecek kadar azdır, üstelik gerçek dostlarını da Vatansever Yöneticilerin, Batı sevdası yüzünden kaybetmişlerdir. Yalnız kalmışlardır. Tek dostları vardır.. Batı’lı devletler.. O da Kurtlar Sofrasından başka birşey değildir aslında.

Birgün, çok güzel bir gelişme olur. ALFA ülkesinde halk sokaklara dökülür sevinçten. Batı’lılar bu kadar sene kapılarından ayrılmayan, eşikte yatan Alfa liderlerinin isteklerine kulak verirler ve GÜMRÜK BİRLİĞİ adını verdikleri, apartmandaki kapıcılık görevi denebilecek bir göreve getirirler Alfa’lıları.

ALFA halkına büyük bir müjde verilmiştir, Batı’lı olmamışlardır ama artık Batı apartmanında kapıcı olmayı başarmışlardır. Bu ne büyük bir başarıdır !

Batı’lılar ise olaya farklı yaklaşmaktadırlar aslında. ALFA ülkesindeki yukarda bahsettiğimiz o hammaddeleri, madenleri, hormonsuz ürünleri Gümrük Birliği sayesinde çok ucuza Batı halkının hizmetine sunmuş olacaklardır. Kendi ürünleri dünyaya pahalı geldiği için, ALFA ülkesinden gümrüksüz aldıkları malları, BATI damgasıyla iki, üç katına satabileceklerdir.

Batı, aslında kendini beğenmiş bir yapıya sahiptir. Tarihi boyunca hep kendini üstün, diğer tüm kültürlere barbar diyebilecek kadar aslında basit bir düşünceden kendini kurtaramamıştır. Batı uygarlığı gittiği her ülke kültürünü değersiz saydığı için, bırakın kültürü değiştirmeyi, neredeyse halkın rengini bile değiştirebilmek için elinden geleni arkasına koymamıştır. Dünyada kaybolmuş uygarlıkların bir kısmı övünerek Batı tarafından yokedilmiştir. Sırada ALFA ülkesi vardır. İşin komik tarafı, ALFA’lılar, elleriyle kültürlerinin yokedilmesine çalışmaktadırlar. Hatta 70 sene önce yapılan , Dünya Kültürel Kıyafetler Sergisi’ne ALFA devleti Smokinli erkek kıyafetiyle, mini etekli bir bayan kıyafeti gönderecek kadar komik işler de yapmayı başarabilmiştir.

Devamı ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDE…..

21.06.2002

Uzak İki Ülkenin Hikayesi – 1

Bir varmış,bir yokmuş… Uzaak ülkelerin birine birgün daha uzak ülkelerin birinden bir grup heyet gelmiş. Amaçları ne miymiş? Anlatayım dinleyin o zaman….

Bu ülkelerin birine Alfa, diğerine de Beta diyelim önce. Alfa ülkesi yöneticileri , batı sevdalısı ve doğu-batı karışımı halkını hiçe sayan ve sırf batılı ülkelerin yanına girebilmek uğruna herşeyinden ödün vermekten zevk alan bir tavır sergilemekteler.Son 70 sene boyunca Batılı olabilmek için gerekli tüm şartları Batı’lı Abilerinden aldıkları emirleri harfiyyen yerine getirmekle uğraşmalarına rağmen, biraz koyu renkli koyun misali hep dışlanmaktalar. Başka birçok basit devlet Batılı olmaya o kadar kolay hak kazanırken bu ALFA ülkesi liderlerinin anlayamadığı tek şey zenci olduklarının farkında olmamaları….. Batı onların zenciliğinden hoşnut değil çünkü….Bu durumda da uğraşmaları hep boşuna …her zaman boşuna…….

BETA ülkesi ise bir başka ilginç ülke. Bu ülke de senelerce komünizmle yönetilmiştir. Halkın her kesimi eşittir felsefesiyle hareket edilmesine rağmen halen belli bir kesimin nasıl bu kadar zengin olabildiğini anlayabilmiş değillerdir. Bugün biraz kapitalizmin gelmesiyle ülkemiz nar çiçeği gibi açılmış ve komünizmin gizli zenginleri piyasada son model arabaları ile gezebilme fırsatını bulabilmişlerdir….

BETA ülkesinin bir yönü çok ilginçtir. Bu ülkede yönetim halkının daha fazla sorun çıkartmasını istemediği için onların önünü açmaya çalışmaktadır, bu sayede halk çalışırsa para kazanabilecektir. Zenginlere saldırıları önlemenin de en güzel yolu budur zaten…

Ülkenin dört bir tarafına fabrikalar açılır…Koskoca ülkede dengeli büyüme sağlanması için her köşede kontrol merkezleri kurulur. Devlet kendi elleriyle, sektör sektör üretimi kontrol eder. Dünyanın dört bir tarafına görevliler göndererek, her üretilen ürünün o ülkelerdeki satışını, rakiplerinin gücünü kontrol ettirir.

Bu sıralarda ALFA ülkesinde neler olmaktadır? Liderler Batıya kendilerini kabul ettirebilmek uğruna ellerinden geleni yapmaya çalışırken zaten üretimi düşünen kalmamıştır. Tarım ilgisizlikten bitmiş, fabrikalar yanlış yönetimden kapanmıştır. Zaten dışardan alınan borçlar halkın sırtına ölene kadar bir yük olmaktadır.Vergiler haddini çoktan aşmıştır. Halk kazanabildiği üç kuruşu da vergi versin istenmektedir. Halktan alınan vergiler birilerinin cebinde erimektedir. Devletin hiçbir amacı kalmamıştır, çünkü tek amaç vardır Batı’ya girebilmek.

Batı, neden ALFA ülkesini kabul etmemektedir acaba? Oysa Alfa ülkesinde herşey Batılı olmaya müsaittir, madenler vardır, toprak bereketlidir, genç nüfus çoğunluktadır, Batı topluluğunda yaşlılar çoktur oysa, gençlere ihtiyaç varsa bunu ALFA gençleri çok rahat sağlayabilecektir… Ama dedikya ALFA’lılar zencidir. Batı’lılarsa BEYAZ…..

Batılılar bilir ki, seneler önce dedelerinin en büyük düşmanı ALFA’lılardı. Şimdi Alfalılar ayaklarına gelmiş ve yalvarmaktadır. Şimdi öç almanın tam zamanıdır. Eğilmektedir Alfa’lı büyük adamlar ayaklarına, bunu keşke görebilseydi soylu dedeleri de diye düşünürler her zaman.. Kolay mı? yüzyıllarca Batı’ya kök söktürmüş ALFA milleti bu gün gelmiş ve ayaklarına kapanmış ve beni de alın aranıza diye yalvarmaktadır….

Devamı İKİNCİ BÖLÜMDE……

21.06.2002

Tarkan

Ben Turkiye`yi seven ve ulkemin adinin dunyada duyulmasindan gurur duyan bir insanim. Gittigim bircok ulkede ulkemiz genellikle CAMEL sigaranin uzerindeki Turk ve Amerikan tutunlerinden imal edilmistir ibaresinden ve sigara paketindeki o arka yuzdeki deve ve arap sehri havasinda taniniyor. Yani bir yabanci icin bazen Turkiye develer ve arap sehri demek. Camel sigarasini kutlamak mi lazim yoksa yuhalamak mi bilemiyorum.
Genelde bir yabanci icin Turkiye ya MIDNIGHT EXPRESS filmindeki bir ulke, ya da arap sehri goruntusunde.Imajimizin maalesef degistirilmesi cok zaman alacaga benziyor.
Ulkemizin tanitilmasi adina yeni yeni birseyler yapilmaya baslandi. Devlet olarak bazi dergilere yurtdisinda reklamlar verilmesi gogsumuzu kabartiyor.Ama herkes o dergiyi okumadigi icin gene de genclere ulasilmasi biraz zor oluyor.
Muzik, ozellikle genclere yonelik bir iletisim araci. Genellikle muzik sayesinde insanlarin evlerine, diskolara, walkmenlerle gittikleri her yere ulasilabiliniyor, cunku muzik evrenseldir, muzik insanin kalbine giden yollardandir.
Meksika`da, Turkiye`yi sadece Camel sigaradan taniyan meksikalilar, Tarkan`i nedense cok iyi biliyorlar. Oynama sikidim sikidim , diskolarinda halen en cok calan parca imis. Kuzu Kuzu parcasi henuz baslamis…yani daha patlamaya yeni baslayan bir parca…
Hong kong`da da Tarkan biliniyordu gittigimde. Ozellikle genc nesil onu cok begeniyor.
Avrupa`da bilmeyen kalmadi saniyorum. Top listlerde bir muddet kalan Tarkan henuz unutulmadi oralarda da. Gecenlerde Italya`da havaalaninda arabanin birinde Tarkan caliyordu. Herhalde Turk olmali diyerek biraz yakina gittim, arabanin icinde iki tane zenci oturuyor ve kafa salliyorlardi muzigin ritmiyle….
Tayvan`li bir arkadasima verdigim Tarkan Cd`sini halen bana anlatir, aradan yillar gectigi halde beni her gordugunde, dilinin donebildigi Turkce ile OYNAMA SHIKIDI SHIKIDI! demesi beni halen guldurmekte.

Tarkan….Kimisi icin bir pop star, kimisi icin onemsiz bir sarkici, kimisi icin ise bir kiskanclik abidesi…
Ben, Tarkan`i sahsen tanimam. Iyiligi, kotulugu,yasantisi,zevkleri beni fazla da enterese etmez dogal olarak. Yalniz sunu soylemekte fayda var. Herkes kendi alaninda ulkemizi en iyi sekilde tanitmaya calismali. Tarkan da kendi alani olan muzikle bunu en iyi sekilde yapiyor bence. Birakin cocugun arkasindan konusmayi artik, konusma degil icraat zamani simdi. Herkes elinden geldigince bu memlekete birseyler yapmali.
BURMA BURMA BIYIKLARIM
TARKAN SENI AYIKLARIM
edebiyatini da birakalim bence artik. Siz Tarkan`in onune gecmeyin, birakin da sizi gene o en iyi sekilde temsil etsin.
Bir Tarkan, bir de maalesef Fenerli olarak soyluyorum, Galatasaray bizi en iyi sekilde temsil ediyor beyler…..Kiskanclik kimseye fayda etmez. Yigidi oldur hakkini yeme derler atalarimiz ama galiba bizler bu atasozumuzu unutmusa benziyoruz.
Tarkancigim…Seni sadece kutluyorum…Yolun acik olsun!

21.06.2002

Üyelerimize Küçük Hatırlatmalar

Sayın Üyelerimiz,
Sitemize göstermiş olduğunuz ilgi ve alakaya içten teşekkürlerimizi sunuyorum.
Seyyahamca sitesine neden üye olayım ki diyen bazı arkadaşlarımız var, aslında bu soruyu sormaları çok doğal. Müsaade ederseniz kısaca amaçlarımızı anlatayım, bu sayede üyelik sistemimizi daha iyi anlamış olacaksınız.
1- Sitemizin ana tema’sı, gezilen yerler ile alakalı tavsiyeler, düşünceler, şikayetler,başımızdan geçen ilginç olayları, siteyi ziyaret edenlerin bilgisine sunabilmek.
2- Yazdığınız yazılarda öncelikle birkaç cümle ile anlatmamanızı rica ediyoruz. Şuraya gidin çok güzel demenin siz de kabul edersiniz ki hiçbir faydası yok. Bu nedenle yazılarınızın biraz detaylı olmasına dikkat etmenizi rica ediyoruz.
3- Gittiğiniz bölge hakkında eğer beğendiğiniz ve beğenmediğiniz özellikleri,objektif açıdan verebilirseniz sanıyorum gerçekten mükemmel bir bakış açısı yakalayabileceğiz.
4- Yazılarınızı sitemize göndermeden önce TEXT olarak bir kenarda yazarsanız, kolayca sitemize upload etme şansınız olacaktır. Bu sayede sizde de bir nushası yedek olarak kalacak, herhangi bir internet bağlantı sorununda bu yedek çok işinize yarayacaktır.
5- Yazılarınızdaki cümle düşüklüklerini elimizden geldiğince düzeltmeye çalışacağız fakat ricamız daha dikkatli yazabilmeniz.Bu konuda yardımınız için şimdiden teşekkür ediyoruz.
6- Sitemize birçok arkadaşımız birkaç değişik kullanıcı adıyla üye olmaya çalıştılar, Bu noktada ricamız her üyemizin bir kullanıcı açmaları olacaktır. İlerde gereksiz kullanılmayan üyeleri silmek zorunda kalacağımızı üzülerek belirtmemizde yarar var.
7- Seyyahamca sitesi amatör bir site olarak kalma amacındadır, bu nedenle üye sayımızı şişirmek gibi bir hevesimiz olmayacağı gibi,siteye yazı yazmayan binlerce üye yerine, yazılarıyla bizlere katılacak çok az sayıda üyemizin olması tercihimizdir.
8- Üye kaydı yaptıran arkadaşlarımızın bazıları ya yanlış mail adresi ya da çalışmayan mailler yazmışlar. Doğal olarak sitemize üyelik müracatı yapan arkadaşlarımıza otomatik mail gönderildiği için bu mailler eğer şifreyi ulaştıramazlarsa o üyenin kaydı onaylanamamaktadır.
9- Üyelerimizin bizlere kayıt olurken yazdıkları detaylardan sadece mail adresleri sitemize yazdıkları yazılarının altında yayınlanacaktır. ICQ,MSN,YAHOO gibi detayları yayınlamayacaktır. Üyelerimizin bize güvenini sarsmamak amacımızdır.

Sitemize sizin de yazacağınız yazıların bizim için değeri çok büyük, çünkü biz biliyoruz ki, her insanın bakışı farklıdır. Szin bakışınızla çok daha ince noktaları görebilme imkanımız olacak.

Lütfen seyahatleriniz hakkındaki iyi ya da kötü düşüncelerinizi bizimle paylaşın. TÜM DÜNYA’YA YAYINLAYALIM 🙂

saygılarımla

21.06.2002

Uçuş Notlarından

Senelerden beri ucaklarda seyahat ederim. Genelde degisik hatlarda uctugum icin karsilastirmalar yaparim. Hangi ucuslarda hangi insanlar nasil tepkiler verir diye. Insan zamanla bazi ilginc noktalari farkediyor. Dilerseniz birkac notu aktarayim buradan sizlere.
Herseyden once Turk ucaklarindan bahsedelim bu yazimizda….
Havaalaninda Turk oldugunu bircok insanin hareketinden anlayabilirsiniz. Ozellikle Tayland gibi tatil ulkelerinde genelde grupla gelen Turk arkadaslarimizin o bagiurtili konusmalari , abartili turistik hediyelikleri, yurtdisina gittigi belli olsun diye giydikleri takilar vesaire ile hemen dikkat cekeriz millet olarak.

Ucakta Turklerin oldugunu nasil mi anlarsiniz? Genelde sigara icmek yasaktir ama bir sigara kokusu gelirse burnunuza burada da bizimkiler vardir denebilir. Bizde cozum eksik olmaz, mesela uzun hatlarda , hostesten istenilen bir battaniyenin altindan sigara icenler mi dersiniz, tuvaletlerde ellerini islatip dedektorlerin mekanizmasini bozanlarmi dersiniz, genelde bizim ince zekamizdir bunlar….

Diger dikkat edeceginiz nokta icki icen Turkler olmali.. Bircok arkadasimiz ucaklarda servis edilen kaliteli ickilerin neredeyse hepsini icme yarisina girerler ve ardindan sarhos olup hosteslere sarkintilik yaparlar ve pilot bazen anons yapmak zorunda kalir, baen ucak indigi zaman o cok hos arkadaslar polis tarafindan sorgulanmaya alinir vs vs….
Ama son anlatacagim nokta eminim cogunuzun da basina gelen bir milli fanatizmimizdir. Ucak indigi anda alkislama fanatizmi, yok arkadas dunyada bu hareketi yapan baska millet. Varsa da ben gormedim henuz. Ucak yere degdigi anda kopan bir alkis neyi , kimi alkislariz bilmem ki……
Efendim yukarda yazdiklarimdan dolayi sahsi olarak kimseye bir ithamim yok burada. Bunlar sahsi yakaldigim noktalardir, iyi veya kotuye yorumlanabilir. BHata ettikse affola..
Saygilar

21.06.2002 

Euro Öncesi Ve Sonrası

Birkac gundur Italya`dayim. Daha gecen ay bir fuar ziyareti icin gene bu ulkedeydim. Yani EURO`ya henuz gecilmemisti o ziyaretimde. Simdiki ziyaretimde EURO ile baslanan yeni bir surec baslamisti.
Ilk izlenimimi merak edebilirsiniz, hemen yazayim. Euro su an icin firsatcilar icin mukemmel bir olay. Neden mi? Daha havaalanindan otele giderken bindigimiz taksici bize 100.000 liret tutan taksimetre yerine 100 Euro alinca bunu daha sonra hesaplayinca yedigimiz kazigin boyutunu anlamis olduk. 100 Euro 200.000 liret yapiyor cunku, yani taksici bizden 100.000 liret fazla almisti o arada. Kimse bizim taksicilere atip tutmasin, merak eden italyan taksicilerin bizden daha iyi olmadigini anlar birkac deneme sonrasinda.

Konumuza donelim, Euro ile birlikte hayat devam ediyor Avrupa`da, Fiyatlar hem Euro hem de o ulke parasiyla beraber yaziliyor. Fiyat politikasi genelde kaziklamaya daha yonelik, bunu direkt Italyan isadamlarindan duydum, mesela 0,90 Euro karsiligi bir mala direk 1 Euro yaziyoruz diyorlar, Herkes bu sekilde yazdigi icin kimse kimseye kizmiyor , herkes memnun diyorlar. Burada memnun olmayan tek millet turistler:) yani biz, cunku zaten kagit parcasina donmus zavalli bir para ile bir de euro kazigi yemek inanin cok zor geliyor. Artik alisveris yapmanin bir anlami yok benim icin Avrupa`dan cunku fiyatlar Turkiye`nin cok uzerinde. Saniyorum yapilacak en guzel sey yurtdisinda para kazanip Turkiye`de yemek. Ulkemize son zamanlarda turist sayisi artarsa sasmayin cunku Avrupa`da bu kadar guzel standartta tatil yapmanin maliyeti ulkemizin 3-4 katina maloluyor. Ben de Avrupali bir turist olsam hakli olarak ucuz ve guzel diye Turkiye`ye gelirdim.

Italya seyahatinin hemen ardindan Almanya`ya gectim, orada da fiyatlar ayni Italya`daki gibi bir gecis donemi yasamakta ama saniyorum Almanlar biraz daha insafli davraniyorlar. Fiyatlar biraz daha insafli ayarlanmis bu ulkede, alisveris merkezlerindeki fiyatlari kontrol ettikten sonra diyebilirim ki Italya`daki fiyatlar cok dengesiz.
Insanlara Euro hakkinda ne dusunuyorsunuz diye sirdugumda aldigim cevap cok basitti, hic bir fark yok diyorlar, hayat devam ediyor deniyor. Isin komik tarafi ithlatini yaptigimiz urunlerin fiyatini gene liret ya da mark olarak vermeye devam etmeleriydi.

Alisverislerde ister euro ,ister liret veya mark verebiliyorsunuz. Kasadaki gorevliler bu arada biraz stres halindeler. Bir alisveris sonrasi 500 euro vermek zorunda kalinca kasadaki ihtiyar bayan gidip muduru cagirdi , mudur gelip parayi eline alip iyice inceledi ve saglam dedi, bayanin aciklamasi suydu, son zamanlarda cok sahte euro piyasaya surulmus ve eger sahte 500 euro`yu yanlislikla alirsam maasimdan kesilecek. Az para da degil hani, 500 euro 400 dolardan fazla bir paraya denk geliyor cunku.
Sonuc olarak EURO artik hayatin bir parcasi, bazi yonlerden bizim icin de kolaylik oldu aslinda. Eskiden bir ulkeye giderken o ulke parasini alirdik yanimiza, eger birkac ulkeye gidilecekse o zaman cuzdanda degisik degisik paralar olur ve karisir dururdu. Oysa simdi o kadar kolay oldu ki, cebinizdeki Euro ile euro kullanan ulkelerde cok rahat ayni parayla seyahat edebiliyorsunuz. Olayin biraz kotu tarafi da bir onceki ulkede diyelim 10 Euro`ya karninizi doyururken , diger ulkede 200 Euro`ya ayni yemegi yemek tabii ki biraz hos bir olay degil:)

Saniyorum Euro artik yerini saglamlastiriyor, insanlarda genel izlenim olumlu. Uzun vaadede Euro Avrupa`da hayal edilen BUYUK AVRUPA hayaline yardimci olabilirmi olamaz mi onu bilemiyorum ama BUYUK AVRUPA`da bizim yer almamiz artik hayal diyebilirim. Kesin olmamakla beraber altinci hissim bu sekilde:)
saygilar

21.06.2002

Kanton Fuarı 2000

Geçen hafta Guangzhou Fuarındaydım. Guangzhou Çin’in güneyinde Hong Kong’a trenle 2 saat mesafede bir şehir. Gecen sene buraya 5000 civarında işadamı ziyarette bulunmuş, bu sene bunun iki kati bekleniyordu fuar öncesinde , nitekim bu sayıya büyük ihtimalle yakın sayıda işadamımızın burayı ziyaret ettiğine ben de inanıyorum. Gerçektende sanki Türkiye’deki bir fuarı ziyaret ediyormuşsunuz hissini verircesine kalabalık bir tüccar heyetiyle her yerde karsılaşmanız mümkündü…
Fuar her zamanki gibi gene Cin ürünleri hakkında aklınıza ne gelirse bulabileceğiniz bir açık pazar gibiydi.. Zaten eğer halen bu fuara gitmediyseniz ve halen ithalatla uğraşıyor ya da uğraşmayı düşünüyorsanız olmazsa olmazlardan biridir Guangzhou (CANTON) fuarı.Neden KANTON deniyor bu fuara diye sorarsanız, Guangdong eyaletinde yapıldığı için bu ad oradan gelmekte..Guangdong’un hızlı söylenmesi Kanton gibi kulağa geldiğinden zamanla guangdong fuarı kanton fuarı adıyla anılır olmuş..Bugün de artık dünyada o adla bilinir Guangdong Fuarı…

Peki Guangdong ile Guangzhou arasındaki fark ne? diye soranlarınız olabilir…O da su…. Guangzhou eyalet , yani Amerika’daki eyaletler gibi bir eyalet…Guangzhou ise o eyaletin başşehri.. Fark sadece bu…Kanton eyaleti ve guangzhou şehri…

Seneye Nisan ayında yapılacak bu fuara isadamlarımızın yapacağı seyahatin kendileri açısından epey faydaları olacağına inanıyorum.

Sağlıcakla kalın…..

21.06.2002

Amerika’dan İnsan Manzaraları

Bu yaziyi sizlere Los Angeles`tan yaziyorum, fazla beklemek istemememin nedeni ise sicagi sicagina oraya donmeden yazmak istemem.

Burada Ermeni bir arkadasim vardi. ICQdan genel yuzeysel olarak yazistigim, burada oldugumu duyunca annesinin cok guzel turkce konustugunu ve benimle de ozellikle konusmak tanismak istedigini soyleyince, bu teklifi geri cevirmemin imkani kalmamisti benim icin..Memnuniyetle kabul edip annesinin evine gittim.

Daha selam verip iceri girdigimde televizyonda TGRT seyrettiklerini farkettim. Sirf Turk kanallarini seyretmek icin uydu baglantisi yaptirmislar. Sabahtan aksama kadar Turk kanallarini seyrediyoruz dediler. TGRT, TRT1, STV ve STAR seyrediliyormus burada.

Neyse aile sanki buyuk bir toren varmis gibi o kisa zamanda hazirlanmis, kadincagiz benim cok ac oldugumu dusunmus olmali ki, anacigimin yaptigi ICLI KOFTE, CIG KOFTE, TURSU,TAVUKLU DARI YEMEGI falan, hepsi geldi masaya kondu..Bendeki soku dusunsenize, icli kofte ufak farklilik haricinde bizim oralarda yapilan sekilde yapilmis onumde duruyor, hemde annemin ozellikle ovundugumuz ince islenmis bulgurlu haliyle, hatta durust soylemek gerekirse annemden daha ince yapilmis:)

Neyse cok guzel bir yemek sonrasi oturduk ve TURK KAHVESI aldi sirayi. Komsulardan merak edip gelenler bu arada oldu. Hepsi Turkiye nasil diyor? Evin hanimi `eger Turkiye`yi gormeden olursem gozum acik gidecek` derken icim cok kotu oldu nedense. O arada bir komsu gelip `SABAN`in filmini bana videoya kaydettiniz mi?` diye sordu…Konu acilinca televizyonlardan artislerden basladilar , biri diyor Mahzun cok guzel, oteki diyor IBO`yu seviyorum, oteki diyor Ebru Gundes cok guzel , ardindan o mavi gozlu kimdi , Sibel Can cok seviyorum……..O arada Sarkis diyor ben Mahsun`u gormeye gittim Istanbul`da onu cok seviyorum DELIKANLI birisi!

O ara haberler ile alakali konu aciliyor, Fransa Ermeni tasarisini kabul etmis, `Turkiye`yi karistirdilar gene!`…. bunu diyen bir ERMENI! ve devam ediyor `Bizi birbirimizden ayirdi bu serefsizler!` ardindan da burada kullanmiyacagim o mukemmel kufuru salliyor..Gulumsuyorum ama ayni zamanda sasiriyorum……Hepsi tek bir agizdan o politikacilarin gozu korulsun hep insanlari dusman ettiler diyorlar.

Onlar bana soruyor ben onlara, sordukca herseyimizin ayni oldugu ortaya cikiyor..Bana evlendigimde BASLIK parasi ne verdigimi soruyorlar? Ceyiz ve kayinbiraderin gelin evden cikmadan once para verip vermedigimi soruyorlar… Elazig, Urfa, Gaziantep hakkinda bilgi istiyorlar..( Urfa ve Antep gocmeni agirlikli Turkce konusan Ermeniler burada)

Isin ilginc tarafi onlarda bizim onlarla farkli olmadigimizin farkindalar. Onlarla yuzyillar boyu ayni yasamanin verdigi kultur birligimiz ortada. Sanki bir Turk ailesi yanindaymisim hissi yasiyorum. Hele o guzel Urfa sivesiyle Turkce konusmalarina nasil bayiliyorum anlatamam….

Yeni nesil bizi uydu Tvlerin yardimiyla sevmeye baslamis.Zaten Ermeni muzikleri neredeyse Turk muziginin aynisi..Dinledikce bende sasiriyorum.Sezen Aksu`nun, Murat Gogebakan`in sarkilarinin ermeni versiyonunu dinliyorum , hosuma gidiyor hani:))

Bir bakiyorum ki saat gece yarisi olmus, utanmasam sabaha kadar kalacagim, aldigim o zevki anlatmam imkansiz..O insanliklari, misafirseverliklerini unutmam asla mumkun degil! Zaten sira sizde dedim…Ozellikle bekliyorum, kim olursa olsun, kapim acik ..Ben de onlara anamin yaptigi ICLI KOFTEyi yedirmezmiyim? HARPUT stilinde yapsin cevizli icli kofteyi onlara guzelce…Sonra cig kofteyi bir de bizim stilde yapalim onlara..(onlarda et cok koyuluyor, biraz civik seviyorlar, bizdeki gibi sert degil cig kofte onlarda)


O guzel insanlara tekrar gorusme dilegiyle veda ediyorum.. Otele geliyorum ve saatlerce uyuyamiyorum dogal olarak. Beynimde firtinalar kopuyor. Terliyorum, utaniyorum, seviniyorum, aglamak istiyorum…Iki ortak kulture sahip milletin, SADIK MILLET Ermeniler`le ayrilma hikayemizi hatirliyorum. Ruslarin oyunlariyla iki milletin nasil birbirine kisa zamanda dusman edildigini animsiyorum.

Belki biliyorsunuzdur, Rus casuslar Ermeniler arasina siziyor, ayni bizim teroristler gibi gidip Turk Koyunu basip yakip yikiyorlar, ardindan sicagi sicagina Ermeni koylerine gidip yakip yikiyorlar ..Her iki tarafta olayi yapanin kesinlikle digeri olduguna inandiriliyor, geride ozellikle karsi taraftan birkac ozellik birakilarak. Mesela Turk kiyafeti giyip Ermeni koyu yakilinca ve orada sadece 3-5 kisi kurtulunca dogal olarak gorgu sahitleri TURKLER yapti deyince Ermeniler OC alma derdine giriyor , ardindan ERMENILER yapti dnince bizimkiler basliyor OC almaya.. BU nasil olur demeyin, soyle 5-10 sene oncesine bakinca teroristlerin asker kiyafeti giyip koyluleri oldurmesini hatirlarsaniz yeterli olacaktir….

Onlar yapti biz yaptik derken zaten saman alevi misali yayilan olaylar iste o donemde yoneticilerin IYI niyetle aldiklari ama uygulamada yetersiz kaldiklari icin bugun Ermenilerin bizden nefret etmesine sebep olan olaylar yasaniyor. Sonuc ortada, ayrilan iki guzel dost, aradan gecen bu kadar seneye ragmen halen daha Memleketim Turkiye diyen bu Ermeniler, Turkceyi ozellikle ogrenen Turkiye Gozmeni Ermeniler….Bu insanlar da bizi tanidikca BIZ AYNIYIZ diyorlar.

Gelin guzel birsey yapalim, bir an politikayi ve politikacilari bir yana birakalim ve birbirimizi tanimaya calisalim. Napster kullaniyorsaniz ermeni sarkilari cekin mesela bazilarinin bizim sarkilar oldugunu gorun, ICQda konusun, aslinda dusman olmadigimizi anlatin onlara…Bunu yapin cunku dinimiz de, kulturumuz de kardesligi emrediyor, barisi istiyor…

Benden soylemesi:))

Hepinize KARDESLIK dolu gunler dilegiyle

Ocak 2001 – Los Angeles

Uçaklarda Sigara Sorunu

Birkaç seneden beri uçaklarda sigara içme yasağı çıktı ve o günden beri diyebilirim ki her uzakdoğu uçuşumda bir macera yaşandı o uçakta. Pilot defalarca ikaz etti yolcuları. Bazen hostesler duman detektörünün ikazı ile tuvaletlere koşup kaçak sigara içenleri yakalamaya çalıştılar. Bazı uyanık arkadaşlar örtü altından içti sigaralarını … Bazıları güya sigara yasağını bilmiyormuş gibi oturup keyifle yakıp sigaralarını ikazlara devam eden hostese baka baka yarısına kadar içmenin keyfini yaşadı vesaire vesaire…sonuç olarak bu insanlar uçuştaki herkes tarafından ayıplandılar..küçümsendiler..

Ama gelgelelim sigara tiryakisi bir insana uzun uçuşlarda sigara yasak demek bence o insanı zindana atmakla aynı değerde. Yanlış anlaşılmasın şahsen ben sigara tiryakisi değilim ama bu konuda içenlere saygılı olmalıyız diye düşünüyorum. Mesela Japonya hattındaki uçaklarda sigara yasağı yok, çünkü Japonlarda sigara içeni dışlama maalesef yok. İçen içer mantığı var. ve olayın çözümü de imkansız değil çünkü bütün uçaklarda mükemmel havalandırma sistemi mevcut, dahası insanların gizli gizli tuvaletlerde sigara içmesinin tüm uçağı tehlikeye soktuğunu düşünürseniz bu yasağın en kısa yoldan çözülmesi şart bence…..

Özellikle Türk insanı sigarasına çok düşkün oluyor. O kadar değişik hatlarda uçtum ama maalesef sigaranın hep olay olduğu uçaklar bizim hatlarda oldu. Bence bazı gerçekleri gözardı etmemek gerekiyor. Basit bir sigara olayı yüzünden rezil olmaya gerek te olmamalı. İçene bir çözüm sunulmalı , ve sanıyorum özellikle uzun hatlarda çalışan uçak şirketleri içinde hangisi sigara içme konusunda böyle bir şans tanısa Türkiye’den çıkışlı tüm uçuşlarında full gidecektir..denemesi bedava…

sigara içen ve içmeyen herkese saygılarımla.

MART 2001