Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. In sed vulputate massa. Fusce ante magna, iaculis ut purus ut, facilisis ultrices nibh. Quisque commodo nunc eget tortor dapibus, et tristique magna convallis. Phasellus egestas nunc eu venenatis vehicula. Phasellus et magna nulla. Proin ante nunc, mollis a lectus ac, volutpat placerat ante. Vestibulum sit amet magna sit amet nunc faucibus mollis. Aliquam vel lacinia purus, id tristique ipsum. Quisque vitae nibh ut libero vulputate ornare quis in risus. Nam sodales justo orci, a bibendum risus tincidunt id. Etiam hendrerit, metus in volutpat tempus, neque libero viverra lorem, ac tristique orci augue eu metus. Aenean elementum nisi vitae justo adipiscing gravida sit amet et risus. Suspendisse dapibus elementum quam, vel semper mi tempus ac.
Kategori: Uncategorized
A Simple Blog Post
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit, sed diam nonummy nibh euismod tincidunt ut laoreet dolore magna aliquam erat volutpat.Typi non habent claritatem insitam; est usus legentis in iis qui facit eorum claritatem. Investigationes demonstraverunt lectores legere me lius quod ii legunt saepius. Claritas est etiam processus dynamicus
Typi non habent claritatem insitam; est usus legentis in iis qui facit eorum claritatem. Investigationes demonstraverunt lectores legere me lius quod ii legunt saepius. Claritas est etiam processus dynamicus
Promosyon Sektöründe 73 yıllık Tecrübe
Baylar Ticaret olarak 1944 yılında ticarete başlayan BAYLAR Promosyon ve Reklamcılık Ltd. Şti. üç kuşaktan beri hizmet vermeye devam ediyor.
Elazığ’da seyyar satıcılıkla başlayan ticari hayat, adım adım gelişerek bugün ülkemizde promosyon tedariği konusunda lider kuruluşlardan biri haline gelmiştir.
ISO 9001-2008 Kalite belgesine sahip olan Baylar Promosyon, kendi bünyesinde bulundurduğu fiber lazer baskı ve renkli fotoğraf basabilen UV Baskı sistemleri ile hediye ve reklam konusunda müşteri memnuniyeti merkezli hizmet vermektedir.
Ne kadar boş işlerle günlerini geçiren bir millet olduk biz ya?
Ne kadar boş işlerle günlerini geçiren bir millet olduk biz ya?
Tarihi kitaplardan değil, dizilerden öğreniyoruz….
Dinimizi Kuran’dan değil cemaatlerin kitaplarından öğreniyoruz…
Önümüze getirilen herşeye iman ediyoruz…. sorgulamıyoruz….
Haber kanallarının halen dürüst haber yaptığına inanıyoruz…
Yayın organlarının aslında birilerinin fikirlerini sunduğu yerler olduğunu düşünmüyoruz….
Gazete okumanın, kitap okumaktan daha iyi olduğuna halen inanıyoruz….
Hergün gündemi değiştirmek adına salak sulak haberlerin ortaya atılmasını sorgulayan kaç kişi var aramızda?
Bizler dizilerle, yalan haberlerle, eğlence programlarıyla uyutulurken ülke elden gitti….
Biz artistlerin saçını, kıyafetini konuşurken birileri topraklarımızı nasıl ele geçireceğinin toplantısındaydı….
Milli eğitim sistemimizin her sene değiştirilmesini hiç sormadık, sorgulamadık…. Çocuklarımız test merkezi oldular…
Milli birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmak yerine kutuplaştırıldık.
Ezeli rekabet adıyla insanları düşman eden mantığı hiç sorgulamadık…sadece saldırdık koyun sürüsü gibi kardeşlerimize…
Filmlerde, dizilerde, kliplerde bilinçaltlarımıza sokulan mesajları hiç görmedik, sorgulamadık, tartışmadık bile… kabul ettik herşeyi…
SEX kelimesinin çocuklarımızın seyrettiği çizgi filmlerin içine bile gömülerek sunulmasını sessizce seyrettik…
Aile mefhumunun yokedilmesini keyifle izlemeye devam ediyoruz..
Bundan daha yüzyıl öncesinde, halkların kıyafetlerinden tanındığı bir dünyada yaşarken, şimdi bütün dünya tek tip oluverdi…
Bizler bu şekilde uyumaya devam edelim… uyandığımızda elimizde hiçbir şeyimiz kalmayacak….
Okumanın ne kadar önemli bir şey olduğunu anladığımız zaman umarım kitap alacak para kalır ceplerimizde…
Atatürk’ün boyunu tartışacağınıza Gençliğe Hitabesi’ni bir kez daha okumayı deneseniz…. İnanın çok şey öğreneceksiniz…
Biz dua etmeye devam edelim, işimiz Allah’a kalmış 🙂
Allah da çalışana veriyor başarıyı… bu durumda sadece dua etmekle kalacağız desenize….
Biz dua etmeye devam edelim, işimiz Allah’a kalmış 🙂
E-Ticaret ve Sorunları
Bu yazimda sizlere e-ticaret sorunları hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum.
Son yıllarda internet üzerinden satış yapan site sayısı hızla artıyor ve bu sitelerle beraber çeşitli sorunlar da ortaya çıkmaya devam ediyor.
1- Daha işe başlamadan ödenmesi gereken ücretler: SSL ücreti, sanal pos ücreti, internet e-ticaret paketi ücreti, domain yıllık yayın ücreti….
2- İlk adımları attıktan sonra ikinci adım sitede nelerin satılması gerektiği. Ürün kendi ürününüz ya da sağdan soldan toplayacağınız binlerce ürün olabilir, seçim size kalmış bu noktada. Ürünlerin siteye yerleştirilmesi ciddi emek isteyen konu ve her ürünün açıklamasının oldukça net yapılması ve gerekirse yeni fotoğraflarının çekilmesi çok önemli. Farklı olmayan, standart siteler fazla devamlılık gösteremiyorlar.
Eğer ürünleri sağdan soldan toplayarak satacaksanız, ürün tedarikçinizin ne kadar sağlıklı iş yaptığı da çok önemli. Düşünün ki sipariş geldi, ödemesini aldınız fakat tedarikçinizde o ürün stokta kalmadı. Ne yapacaksınız?
3- İlk iki adımı hallettiğinizi düşünelim, şimdi sırada fiyatlandırma konusu geliyor. Piyasada aynı ya da benzer ürünü yarı fiyatına bile sunan bir sürü alternatif görebilirsiniz. Bunların kimisi vurkaç amacıyla site kuranlar, kimisi kaçakçı, kimisi de kalitesiz mal satmaktan kaçınmayan kişiler. Müşterilerin sizin fiyatlarınıza astronomik dememesi için fiyatları indirmek zorunda hissedersiniz kendinizi. Siteniz de yenidir ve tanınması için iskontolu fiyatlar vermeniz gerektiğini düşünürsünüz. Aslında ticari anlamda yaptığınız doğrudur, fakat….
4- İlk siparişinizi almanın mutluluğunu ve heyecanını yaşarsınız. Kargo yaparsınız büyük bir zevkle sattığınız ürünü. Müşterinin memnuniyeti önemlidir. Kargo firması size yeni olduğunuz için normal fiyatlardan işlem yapar. Üç kuruş kar etmek istemişsinizdir ve kargo firmasının verdiği fiyat biraz fazla gelmiştir size. Bazı siteler kargoya ücret bile almıyordur. Siz de yutkunarak kabul edersiniz kargo rakamını.
5- Müşterinin ürünü geri iade etmek hakkı vardır ve eğer iade ederse yandınız demektir. Kargo firması bir kargo ücreti daha yazar size. Üç kuruş kar etmek isterken beş kuruş zarar etmişsinizdir.
6- Moralinizi bozmak istemezsiniz ve başarı emek ister diyerek çabalamaya devam edersiniz. Müşterileriniz taksit seçeneğini sorarlar. Bankanıza koşarsınız,verilen her ay için ortalama %1 faiz ekler banka. 6 ay taksitle satacağınız ürünün fiyatı %6 artacaktır bu durumda. Fiyatlarınız şişmeye başlar.
7- Kapıda ödeme seçeneği için PTT ile, paypal ödemesi için Paypal sistemiyle, müşterilerin isteği üzerine 10 bankayla hesap açarsınız ve günlerce bu işlemlerle uğraşırsınız.
8- Siparişler halen istenilen şekilde oturamamıştır. Günde bir iki sipariş geldiğinde çok mutlu olursunuz. Tanıtım eksiğimiz var diyerek reklam bütçesi oluşturursunuz kendinize. Google adwords, sitelere direkt reklam, seo desteği derken ciddi rakamlarda reklam parası vermeniz gerektiğini görürsünüz ve yatırımdan kaçmamanız gerektiği için bunları da kabul edersiniz.
9- Siteniz bir müddet sonra göz aşinalığı vereceği için ve siz de epey yorulmuş olduğunuz için bu işe bir ya da birkaç eleman almanız gerektiğine karar verir ve bütün yukarıdaki masraflara bir de eleman masrafını eklersiniz.
10- Yukarıdaki tüm adımları aşmayı başarabilirseniz ve halen müşteriler sizden ürün almaya devam ediyorlarsa kutlarım sizi. Dünyanın her köşesinde para kazanabilecek zekaya ve ticari yeteneğe sahipsiniz demektir.
Yazdıklarıma bakarak e-ticarete olumsuz baktığımı düşünmeyin. Tam 13 seneden beri e-ticarette başarılı olmak adına her türlü yöntemi denemiş biri olarak tecrübelerimi paylaşıyorum sizlerle. E-ticarette kimler kazanır biliyor musunuz?
– Bankalar
– Kargo firmaları
– İnternette E-ticaret paketi satan firmalar
– SEO yapanlar (Sitenizi arama motorlarında üst sıralara çıkartmayı vaat edenler)
Bu saydıklarım servis ücretlerinde düzenleme yapmadıkları sürece e-ticarette başarılı olabilmek neredeyse imkansızlaşmaktadır.
Geleceğin ticareti elektronik ticaret olacak deniyor ama ben halen sıcak satışın her anlamda en değerli ticaret olduğunu düşünüyorum. Müşterilerle birebir iletişimin olduğu, ürünlerin ele alınıp incelenebildiği, arada bir sürü aracının komisyon almadığı ticaret. Her ikisini birlikte yürütebilirseniz zaten en iyisini yapmış olursunuz.
Altına Hücum – Gold Rush / Charlie Chaplin
Charlie Chaplin’in 1925 yılında çevirdiği ve dünya film klsiklerinden birisi sayılan ALTINA HÜCUM Filmi seyredilmesi gereken bir film..
Filmin çekildiği yıllardaki sinema teknolojisini düşünürsek ortaya çıkan eser gerçekten bir şaheser kıvamında…
Kar, fırtına, kayalıklar ve manzara çok kaliteli bir şekilde sunuluyor. Uçurumun kenarındaki kayalıklarda sallanan ahşap ev ve kurtulmaya çalışma sahnesi kesinlikle mükemmel bir sahne olarak dikkat çekiyor.
Kadın-erkek ilişkilerini ve o yıllardaki aşk hikayelerini anlamak adına da sahneler barındırıyor film. Chaplin’in aşık olduğu Gloria ve onun zengin sevgilisi ile yaşanan trajikomik sahneler psikolojik analizleri de beraberinde sunmakta..
Altın bulma hayaliyle Kuzey Amerika’ya koşan insanların yaşadıkları olayları çok güzel bir hikaye içerisinde sunan filmde, açlıktan son çare ayakkabısını kaynatarak yeme sahnesi çok keyifli…
Açlıktan Chaplin’i tavuk gibi gören arkadaşının sahneleri de katıla katıla güldürecek sahnelerden birisi sadece.
Sinema teknolojisi bugünlerde bilgisayar yardımı ile sanal gerçeklik denilen her şeyi önümüze sunarken, 1925 yılında çekilmiş bu filme vaktinizi ayırmanızı ve o yılların teknolojisiyle yaratılan bu film harikasını seyretmenizi tavsiye ediyorum. İnanın pişman olmayacaksınız…
Anneler Günü
Bizi dünyaya getiren, her ne olursak olalım bizi karşılıksız seven annelerimizin sene de bir gün bile olsa özel hatırlanmalarını sağlayan bu günleri kutlu olsun…
Fenerbahçe – Galatasaray Final Maçı Öncesi Yorumları
12 Mayıs 2012 Tarihi Türk Futbol Tarihinde çok ilginç bir gün olarak tarihe geçecek bir gün. Ülkemizin iki büyük takımı Fenerbahçe ile Galatasaray saat 19’da karşılaşacaklar ve şampiyon bu maç sonucunda belli olacak.
Bir tarafta Galatasaray… 2011-2012 sezonunda ligi lider olarak bitirmenin mutluluğunu yaşamış, bu sene birilerinin kafasına göre yeni kural olarak eklediği Playoff saçmalığı ile karşılaşmış… Oynadığı playoff maçları sonunda da iş son maça kalmış… Futbolcuların ve seyircilerin üzerinde aşırı bir sinir ve stres bu yüzden açıkca belli oluyor. Haksızlığa uğradıklarını düşünüyor herkes Galatasaray Cephesinde…
Bir tarafta Fenerbahçe…2010-2011 sezonu Lig Şampiyonu olarak bitirmesine rağmen, şike suçlamalarıyla yüzyüze kalmış, başkan Aziz Yıldırım aylardır çıkmayı bekliyor ve suç bir türlü netleştirilemiyor. Şikeci denilen takımın futbolcuları bu sezon canla başla oynayarak işi son maça kadar getirmiş ve son maçı kazanarak şampiyon olmak istiyorlar. Şike yaptığı iddia edilen futbolcular tüm ciddi maçları kazanarak şike iddialarına maçlarda gereken cevabı vermişler.
Bu akşam oynanacak maçın bütün stresinin sorumlusu Futbol Federasyonudur. Ülkenin gündemine oturttukları futbol karmaşası bir seneden beri ortamı germekten öteye gidememiş ve zaten pamuk ipliğine bağlı futbol dostluğu tamamen bitirilmiştir.
– Fenerbahçe-Trabzonspor arasında gerginlik arttırılmış ve ciddi bir düşmanlık ortamı meydana getirilmiştir.
– Trabzonspor, eğer Fenerbahçe şike yaptıysa kupa bizim olmalı ve verin kupamızı diye ortaya çıkıyor haklı olarak..
– Fenerbahçe’nin şike konusu bir türlü sonuçlanamadığı için herkes töhmet altında bırakılıyor.
– Türkiye Liglerinde diğer bütün takımlar ne kadar temizse Fenerbahçe de o kadar temizdir ya da kirlidir. Bunu herkes senelerden beri zaten konuşuyor her ortamda. Maç satılması ve alınması çok normal durum değil mi bizim ülkemizde?
Ortamı gererek bu günlere getiren Federasyon, bir de en son playoff maçını Fenerbahçe Stadı’nda Fenerbahçe-Galatasaray olarak ayarlayınca ipler iyice kopuyor.
Fenerbahçe kazansa Galatasaray taraftarları haksızlığa upradıklarını düşünerek olay çıkartacaklar…
Galatasaray kazansa, Fenerbahçe Stadı’nda ve sonrasında her yerde çıkacak olayları düşünmek bile istemiyorum…
Haksızlığa uğradığını düşünen ve buna inanan insanın karşısında hiçbir kuvvet duramaz.. Bu akşam iki takım da haksızlığa uğratıldığını düşünerek sahaya çıkacak ve 90 dakika sonucunda çok şey olacak…
Başarını kutlayabilirsin Federasyon!