Vizesiz Avrupa Yok!

  Geçen haftalarda Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz girileceği ile alakalı bir haber çıkarıldı. Attılar tuttular… Sonuç maalesef klasik beklenen sonuç oldu.
AVRUPA’ya T.C. vatandaşları vizesiz GİREMEZ!

Her zaman diyorum, bu avrupalılar bizi o kadar güzel kullanıyorlar ki! kendileri ellerini kollarını sallayarak ülkemize gelip eğlenirken, bize aynı zevk yaşatılmıyor. İnsan hakları denilen şey nerede bu durumda?

Biz neden elimizi kolumuz sallayarak gezemiyoruz? O zaman biz neden vize koymuyoruz onlara?

30.09.2007

E-yardım Kitabım Çıktı!

  Seyyahamca.com müdavimleri hatırlayacaklardır 2003-2007 arası Evrensel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (E-YARDIM) vardı ve bu dernek ihtiyaçlı ailelere erzak, yakacak, eğitim, iş vs gibi konularda yardımlar yapmaktaydı. 3 sene süren bu güzel çalışma maalesef çeşitli nedenlerden dolayı kapanmak zorunda kaldı.

Yaşadıklarımı bir kitaba döktüm ve bu ilk kitabım Cinius Yayınları üzerinden basıldı.

Derneğin kuruluşu, gelişimi ve kapanışına dek süren olayları kısa kısa okuyup Türkiye Gerçeği’ni anlayabileceğiniz bu kitabı seçkin kitapevlerinden bulabilirsiniz….

kitabın ismi:
E-YARDIM
EVRENSEL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

15.09.2007

Seçimler Ve Tesbitlerim……

 Şu seçimleri ne çok severim…Çocukluğumdan beri değişmeyen bir düzeni vardır seçimler öncesi ve sonrasının…

1- Seçim öncesi sağcısı, solcusu, ateisti, kafiri İMANA GELİR…Cami cami dolaşır… Geçtiği her köy ve kasabada camiye uğrar ve namaza durur adaylar….

2- Gazetelerde Parti liderlerinin kaç seneden beri GİZLİ GİZLİ 5 vakit namaz kıldıkları yazılır…Ama 5 vakit namaz kıldığı haber yapılan liderler niyeyse hiç normal dönemlerdde camilere uğramazlar…Cuma ve Bayram Namazları dahil buna…Evdir onlrın MABEDİ çünkü :=))))

3- Başörtüsü sorununu sağcısı solcusu hep çözecez diye konuşur ama senelerdir bir adım çözüm üretilemez… Beklenen nedir acaba çözmek için?

4- Yollar asfaltlanır

5- Göstermelik hizmetlere hız verilir.. Senelerce beklenmiştir oysa o hizmetlerin yapılması için.Seçim öncesi iyi bir zamandır….

6- Halkın içine dalınır…Oysa senelerce halk iğrenç varlıklar, cüzzamlı hastalar gibi kaçınılan ortamlardır…

7- Beyaz gömlek giyinilir.. Beyaz halkın TEMİZ BAŞKAN düşüncesini pekiştirir çünkü….

8- Kendine has bir selamlama şekli bulunmaya çalışılır.. Ama yüzlerce yıldır politikacılar bunu yapmak istediği için fazla seçenek te kalmamıştır.. En son denenmesi gereken orta parmak işaretidir. Sakın ha bu hareketi seçmeyin siz politikacı olmayı düşünüyorsanız. O hareketin gerçeğini seçildikten sonra zaten halka yapacaksınız….

Tüccar nasıl bir ürünü alıp sattıktan sonra kar etmeyi hesaplıyorsa, politikacılar da seçim öncesi yatırımlar yapar ve seçildikten sonra kaymağını yemek isterler..Onlar da bir çeşit tüccardırlar aslında…. Hizmet beklemek çok komik bir hatadır…Malını satmak ve kar etmekle uğraşan bir tüccardan hizmet beklemek ne kadar doğruysa, seçilmek için o kadar çabalamış politikacının da para kazanma ve cukka doldurma döneminde hizmet üretmesini beklemek o kadar yanlış olacaktır…

Uyan EY HALKIMMMMMM!

25.06.2007

Soyağacımızı Yokeden Vatanseverler!!!

 Dünyayı gezmek insana cidden çok ufuk kazandırıyor. Yurtiçindeyken göremediğiniz birçok durumu çok net bir şekilde yurtdışındayken görebiliyorsunuz. Ben buna civcivin yumurtayı kırıp dışarıya çıkması olarak yorumluyorum her zaman.Dış dünya yumurtanın içinden çıkınca ne kadar da büyük değil mi? Ve yumurta da meğerse ne kadar dar bir alanmış….

Çin’de çinli arkadaşlarımla tarihi bir mekanı gezerken, birisi 700 sene önce Shandong eyaletinden geldiklerini söyledi…Öteki başka bir eyaletten dedelerinin geldiğinden bahsetti, ardından soyadlarından sülalelerinden açıldı konu… derinleşti uzadıkça ben yerin dibine daha çok girdim onların karşısında…. Yahu bizim soyağacımız nerede? Osmanlı İmparatorluğu herkesin kaydını tuttuğuna göre, nereye kayboldu bizim aile ağaçlarımız?

Ne acıdır ki, çok uzaklara gitmemize gerek yok… Cumhuriyet sonrası Osmanlı ile alakalı herşeye düşmanlık yapan yöneticiler, halk düşmanlığına da giderek soyağaçlarımızın olduğu belgeleri, arşivleri de yakıp yoketmişler. Yüzlerce yıllık aile tarihlerimiz tarihin karanlığına zevkle gönderilmiş… O nedenle bugün çoğumuz üç kuşak gerisini biilmiyoruz ailemizdeki. Nereden geliyoruz? Kimlerdeniz? Dedelerimiz kim? Aslımız ne? Araştırabileceğimiz bir belge de bırakılmamış maalesef.

Bizler atalarını tanımayan garip bir millet haline gelmişiz. Dünyada bunun bir eşi daha yoktur inanabilirsiniz. Koskoca Çin devrimi sonrası bile böyle bir katliam yapmamışlar çinlilere. Bugün bile 700 sene öncesini bilebiliyorlar rahatlıkla.

Amerika’da da soyağacı siteleri var, soyadını yazan amerikalı dedelerinin nereden geldiğini ve nerede yaşadıklarını rahatlıkla bulabiliyor. Elde belge olduktan sonra kayıtları internete geçmek çok kolay…

Peki biz ne yapacağız? Oturup göbek atacağız zavallı halimize bu saatten sonra.. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş çünkü…

Bir millet bu kadar haince tarihinden koparılmamalıydı.. Ben dedelerimin nereden geldiklerini, aslımın ne olduğunu bilmek zorundayım. Devlet bunları bana vermekle mükelleftir aslında. Bizim nüfus kayıtlarımızı tutmayan ve hatta arşivimizi yokeden devlet yetkililerine ne diyelim sorarım size….

Kimse kusura bakmasın ama hiçkimse bana bu yapılan nüfus ve soyağacı arşivleri katliamının haklı olduğunu kabullendiremez..Yapanların da vatan sever olduklarını…..

26.06.2007

Air China Biletleri

  Çin’e seyahat edecekseniz, birkaç noktaya başından dikkat etmenizde fayda var derim:

– Biletinizi THY ile almaya gayret edin. Air China biletlerinin üzerinde fazla değişiklik yapılamayor. İşlerim erken bittiği halde biletimi değiştirmediler maalesef ve 2 gün boşuna bekledim.
– THY ile almış olsaydım o bileti farkını vererek önceden uçma şansım olabilecekti.
– Air China ortak uçuşu ile Çin’e uçtuğunuz zaman bavullarınız genelde Pekin Havaalanında aktarması yapılmayacaktır, aktarma yapacağınız şehire indiğinizde bavulunuzun gelmediği gibi bir sürprizle karşılaşmak istemiyorsanız, Pekin’de bavulunuzu aktarma uçuşunuz öncesinde kesinlikle kontrol edin..
– Bilet kesen firmalardan olur da AIR CHINA bileti alacaksanız kesinlikle fiyatının uygun olmasına dikkat edin. Ortak uçuş olmasına rağmen THY’den çok daha ucuza bilet satıyorlar Air China’dan. Bilet firmaları müsterileri uyandırmayıp aynı fiyatlardan bilet kesiyorlar. Şahsen en son aldığım bilette bu şekilde kazıklandık bilediğimiz için o fiyat farkını..

15.05.2007

Çin’de Lokanta Macerası

  En son Çin seyahatimde bir fabrika tarafından yemeğe davet edildim… Ben lokantaya gelmeden yemek siparisi verilmişti. Seçme şansım kalmamıştı o nedenle yemekleri. Genelde Çin lokantalarında yemeklerin birer tabak örnekleri vitrine konur ve görürsünüz ne yiyeceginizi, ve bu çok mantıklı bir sistemdir çünkü bizde menülerden, yemeği görmeden sipariş verilir ve genelde de kötü seçimle karşılaşılır. Çin`de bu sıkıntıyı yaşamazsınız işte.
Neyse çoğu yemek yiyebileceğim şeylerden oluşuyordu.
Çorba getirildi önüme… Ne çorbasi bu dedim? “A kind of bird” dediler… Kuş eti yenir diye düşünerek başladım şöyle bir tadına baktım..Fena da değildi hani.. Ama merak bu işte.. Yahu bu hangi kuş acaba? Ingilizcesini buldular… DAW… daw kelimesini şahsen hatırlamıyordum, acaba daw nedir deyip sözlüğümü karıştırdım… Karga demekmiş 🙂
Bu yaştan sonra KARGA ÇORBASI da içtim ya sırtım yere gelmez artık 🙂

Size tavsiyem Çin`de asla siparişi sizden önce Çinlilere verdirmemeye gayret edin. Onlara göre kımıldayan herşey yenilir çünkü 🙂

Bir Çin atasözü şöyle der:
Çinliler masa harici dört ayaklı herşeyi yerler…

9.05.2007

İkinci Lale Devri Başladı

 İstanbul Büyükşehir Belediyesi 15 milyonluk bir METRO KENT olan İstanbul’u güzelleştirmek adına ciddi çalışmalar yapıyor… Milletimize faydalı olan birçok! icraatlara en son LALE DEVRİ çalışmaları eklendi.

Şehrin dört bir yanına milyonlarca lale ekildi… Rengarenk bir göz zevki sunuldu hepimize… Sağolsunlar.. Allah razı olsun demekten başka bir söz ne haddimize bizim bu noktada…. Adamlar çalışıyorlar…

Gelelim olayın geri planında dönen olaylara… Belediyenin kendi internet sitesinden alıntı yapıyoruz:
Yüzyıllardır İstanbul’un sembollerinden olan lale, 2007’de çok daha görkemli bir şekilde bahara “merhaba” diyecek. Büyükşehir Belediyesi, ‘Lale Evine Dönüyor” projesi kapsamında şehrin dört bir yanını 7.3 milyon laleyle donatıyor. Proje kapsamında 1 milyon lalenin İstanbullulara dağıtımı da devam ediyor.
…..İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 8 milyon 300 bin lalenin maliyeti toplam 2,1 Milyon YTL olacak. Lalelerin maliyeti için 1.7 Milyon YTL harcarken, dikimi için ise 393 Bin YTL masraf yapılacak.

Size sadece küçük bir örnek vererek konuyu kapatacağım:
İhtiyaçlı ailelere yardım ettiğimiz e-yardım derneğinde (Maddi desteksizlikten dolayı kapattık o derneği) 150 ailenin 3 aylık mutfak ihtiyaçları için sadece aylık 10000 YTL yeterli olabiliyordu. Bu parayla 600 kişi doyabiliyordu rahatlıkla, hem de 3 ay boyunca…

Laleler için milyonlarca YTL para ödeyen belediyemiz bu parayla İstanbul’da fakir aile bırakmazdı demek ki……

Birileri gene zengin oldu lale devri ayağına…Allah Bereket Versin! AMİNNNN!

16.04.2007

Bayrak Sevdası!

 Son zamanlarda dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama İstanbul’un her köşesinde kocaman bayraklar dalgalanmaya başladı. İlk bakışta harika olduğunu düşündüğüm bu BAYRAK SEVDASInı başka bir açıdan ele almak istedim…

Bayrak biz Türklerde uğruna canımızı feda edebileceğimiz bir İDOLdur. Kıbrıs’a bayrağımızı indirmek isteyen rum vatandaşı nasıl alnından vurdu askerimiz hatırlarsınız. Bizim için bayrak bir çaput parçasından çok büyük önem taşımaktadır. Şu da bir gerçektir ki dünyanın en güzel bayrağı da Türk Bayrağıdır.

Bayrak sevdamızı asker yollarken, milli maç sonrasında, bayramlarda ve özel günlerde hep yaşamaktayız. Ama niyeyse 2006 yılından itibaren bir anda İstanbul’da kocaman kocaman bayrağımız dalgalanmaya başladı. Kocaman bir direk, çevresi düzenlenmiş, ışıklandırılmış ve bayrağımızın gece karanlığında dalgalanması iyice güzel görünebilsin diye… Kutluyorum bu güzel çalışmayı yapan TÜM EKİBİ….

Şimdi geliyorum sorularıma:
1- Bayrak direği ve ışıklandırmasının ihalesi kimler tarafından kimlere yaptırılmaktadır?
2- Bayrak direklerinin seçildiği yerlerde ne tip özellikler aranmaktadır? İlerde herhani bir yatırım alanı olabilecek yerler olması mümkün müdür?
3- Bayrakların rüzgardan en fazla ayda bir yırtılacağı ve yıpranacağı düşünülürse, bu bayrakların yenilenmesi kimler tarafından yapılmaktadır?
4- Bayrak sevgisi çok kutsal bir duygu ise, kimler kaç paraya bu bayrakların ticaretini yapmaktadırlar?
5- Bu iş için kaç kişi görevlendirilmiştir? Masrafları ve maliyetleri kimler taafından karşılanmaktadır?
6- Eğer bir ihale ile bu sistem yapılıyorsa yapan firma kimdir?

Bayrağın ticareti olmaz derim her zaman. Milletini seven hiç kimse bayrak için kar etme hesabı yapamaz. Bayrak sevgimi size sadece bir örnekle anlatayım kafanız karıştıysa. 2002 Dünya Kupası’nda statlarda dalgalanan kocaman Türk Bayrağını hatırlar mısınız? O bayrağı ben ve arkadaşlarım cebimizden ödeyerek hazırlatmış ve Kore’ye göndermiştik. Halen bilgisayar oyunlarında o bayrağımız kullanılmaktadır. Vatanseverlik bayrak ticaretini yaparak olmaz….

Yukarıda yazdığım soruların cevabını birileri vermediği sürece onların vatansever değil, bayraktan cep dolduranlar olduklarına inancım devam edecektir.
Bayrak nasılsa kutsal bizim için, milyonlarca lira kazanalım haybeden ve kimse bayrak olduğu için ses çıkarmaz diyenler yanılıyorlar… Yapıyorsanız ücretsiz yapacaksınız böyle KUTSAL HİZMETLERİ BEYLER! Ya da maliyetini alacaksınız sadece….

31.05.2007

Adsl Komedisi

  ADSL fiyatları olarak dünyanın en pahalı ülkelerinden birisi olmanın onurunu ve gururunu yaşamaktayız. Çin’de aylık 10 dolara 2 Megabit bağlantı ücreti alınıyor, Almanya’da 16 Megabit için 10 Euro sadece… Biz ise 1 Megabit bağlantı için AYLIK 100 usd ödüyoruz!!!!!!!!!
Bu kazıklanmanın senelerdir sonu gelmedi. Yıllar önce de bu konuda yazmıştım ve düzelir diye bekledim herkes gibi ama değişen birşey yok batı yakasında…. Biz çok zengin bir ülke değilken neden bu kadar yüksek ücretlerler internete bağlanmak zorunda kalıyoruz? TTNET neden bu kadar fahiş fiyatlardan bize internet satıyor???
Kim buna dur diyecek? Ve senelerdir yediğimiz kazıklar artık yetmedi mi dersiniz?

Size daha komik bir örnek vereceğim ADSL ile alakalı… 2 hafta önce yeni taşındığım eve ADSL bağlattım. Akatlar semti ADSL sisteminin ilk başladığı semtlerden biridir. Ama gel gelelim 2 haftadan beri bir düzgün bağlantı gerçekleştiremedim.
Diyebilirim ki her akşam teknik servise telefon açtım. 4440375 numaralı telefonla akraba olduk artık. Her servis elemanı arıza kaydımı aldı ve hata düzelince haber verileceğinden bahsetti.Gece boyu da bilgisayarı ve modemi açık bırakmam rica edildi.. Günlerdir bilgisayarım ve modemim açık duruyor. Sorun düzelmedi ama..
Birileri kablolarda sorun vardır dedi, evdeki telefon kablosunu yeniledim. Teknik servis gönderdiler merkezden, güya herşey güzel çalışıyor deyip gittiler aynı akşam internet gene yoktu….
İşin en ilginç tarafı da şu…Arıza kaydımın bulunduğum bölgeye iletilmesi bile sorun!!! Kaç akşam servis çalışanları hata mesajımı bağlı bulunduğum merkeze iletemediklerini ve sonra tekrar aramamı rica ettiler… Neresinden baksanız tutulur tarafı yok yani…
Günlerdir ADSLim çalışmıyor ve ben sanki çalışıyormuşcasına bu parayı ödemek zorundayım. Almadığım servis için para ödemek de inanın o kadar ağırıma gidiyor ki!
Bakalım sorunumuz halen düzelmedi…Devam ediyor… Bitince veya adsl düzelince not yazacağım buradan herkese 🙂

1.03.2007

Emniyet Teşkilatımıza Teşekkürler…

  23 Şubat akşamı otoparktan arabam çalındı. 7 seneden beri aynı otoparkta güvenle duran arabanın aniden çalınması cidden şok etkisi yaptı bende…
Geceyi Aksaray Polis Karakolu’nda geçirdik ve zabıt tutuldu.
24 Şubat akşamı arabanın terk edilmiş bir şekilde bulunduğu haberi geldi.
Arabayı anahtarı olmadığı için çekici ile Gayrettepe 2.ci Şube otoparkına getirmişler.Haftasonu işlerim nedeniyle Dubai’de olduğum için bugün gelir gelmez merkeze gittim detayları öğrenmek için…
Sabah 9’dan akşam 7’ye kadar işlemlerin bitmesini bekledim. Sitem ettiğimi sanmayın bu yazımda..Tam aksine;bugün polisimize hayran kaldım demek için bu yazımı yazıyorum…
Hep gazetelerden, basından okur geçerdim olayları, yakalananları… Kim ne şekilde yakalanır umursamazdım bile.. Yakalanmış işte ya;okur geçerdim haberleri…Bugün anladım ki kazın ayağı o kadar da kolay değilmiş.
Düşünsenize eline silahı alıp birileri yolunuzu kesiyor ve neyiniz varsa alıyor elinizden…Biri arabanızı gaspediyor kaçıyor, el kol sallayarak dolanıyor birşekilde… Öteki sahtekarlık yapıyor, diğeri göz kırpmadan adam öldürüyor…ve…birileri bu azılı insan bozmalarını kahramanca kovalayıp, canını ortaya koyarak yerine göre yakalamaya çalışıyor…. Kahraman demeyeyim de ne diyeyim ben şimdi sorarım size…
Dün akşam bir grup motorsikletli gaspçı yakalanmış.
Sabah bekleme odasında başladı olaylar. Bir adam bekliyordu odada, sordum neden orada olduğunu…18 yaşında oğlunun akşam asker karşılamak için motorsikletle evden çıktığını ve gece 11’de eve gelerek yattığını ve gece 4’te polisin kapıyı çalarak çocukla kendisini buraya getirdiğini söyledi. Adam olayın içyüzünü bilmediğini, ama arkadaş ortamının oğlunu yaktığına inandığını söyledi….
Ardından odaya 20’li yaşlarda bir genç girdi, sorgudan çıkmış..Akşamki olayla alakalı ifadesi alınan motorsiklet tamircisinde çalışan biriymiş.Olay sırasında 27 yaşlarında olan arkadaşının öldüğünden bahsetti.Çok iyi bir insandı ve ufacık çocuğu vardı dedi.
Biraz sonra başkası geldi. Kapkaç çetesinin cebinde ne varsa gaspettiği bir kamyon şoförüydü bu da. İzmir’e akşam yola çıkacağını ama gece boyu uyuyamadığı için mağdur olduğunu ve kaybedeceği paradan bahsederek sitemler etti. Lanetler yağdırdı çetedekilere…
Öğleden sonra 2 tane daha mağdur geldi. Bunlar da olayı anlattılar, yolda yürürken silah çekilmiş ve ceplerinde ne varsa alınmak istenmiş, boğuşmaya başlamışlar fakat kafalarına silahı dayayınca çetedeki diğer eleman çaresiz boyun eğmişler.
Akşamüstü bir genç kız geldi ağlaya ağlaya… Kardeşi çetedekilerden biriymiş, bir dakika görebilmek için çırpındı kardeşini. Sonunda birkaç dakika bile olsa görerek muradına erdi ve ağlaya ağlaya gitti…
Sabah gördüğümüz baba akşam üstü son haberler netleşince yere yığıldı, oğlu çete mensubuydu maalesef ve çatışmaya da girenlerden birisiydi. Beddualar ediyordu oğluna, yaktı hepimizi ailecenek, ben artık o mahallede oturamam, dedikodulardan yaşayamayız zaten diyerek ağlıyordu.
Çete çökertilmişti bir gecede…Olay son şekliyle bize de tabii ki intikal etti orada olduğumuz için… 4 kişiydiler. yaşları 18 ila 27 arasındaydı, gençlerdi. Hayalleri vardı, nasıl olacaksa telefon çalarak, cüzdan gaspederek zengin olacaklardı. Gözlerine kestirdikleri insanları durdurup soyuyorlardı silah zoruyla. Keyifliydi işleri, her akşam 3-5 kişiyi soyuyorlardı ve zevkle bölüşüyorlardı.
Ta ki dün akşama gelene değin. Yolunu kestikleri kişi maalesef bir sivil polisti. Adama silah çekip soymaya kalktılar, ve polis te silahını çekerek ateş etti ve vurdu birini, diğerleri kaçmaya çalıştı ama çevik kuvvet olay yerine zamanında gelerek hepsini sabaha kadar ele geçirdi.Evine kaçanları da gece yarısı evlerinden topladı polis ekipleri.
Ölen kişinin üzerinde tam 3 cep telefonu bulunmuştu, bunlar da bugün ifadelerini veren kişilerin telefonlarıydı.
Motorsiklet çetesi geride bir sürü acılı insan bırakarak çökertilmişti. Biri ölmüş, 3’ü hapse girmiş ( en az 10 sene hapis yatacaklarmış) , aileleri harap olmuştu.

Kendi derdimi unutup bugün bu olaylara takılmıştım açıkcası. Arabamın bana verilmesini beklerken bu insanların farklı dünyalarına misafir olmuştum. Bir an o açı, bir an bu açı derken hepsini dinleme şansım olmuştu.

Sonuç olarak gördüm ki; hayal ile gerçek dünya çok farklı. Filmlerdeki mafya kahramanlarının hepsi gerçek hayatta çapulcu olarak kabul gören insanlar. dizilerde bize kahraman diye gösterilmeleri ise tamamen bir vatan hainliği. Gençlerimizin deli akan kanlarının akışını bozan bu dizileri ve filmleri acilen yasaklamak gerekiyor.

Çocuklarınıza sahip çıkın. ARKADAŞLARINA DİKKAT EDİN…Arkadaş adamı rezil de eder vezir de derler..doğru derler…

Allah hepimizi kazadan, beladan, kötü insanlardan korusun. Askerimizi de Polisimizi de başımızdan eksik etmesin.. Allah yardımcıları olsun hepsinin….

28.02.2007